20 YIL ÖNCE, BAŞÖRTÜLÜLERE SALDIRANLAR BUGÜN “HAK” DİYOR

Ülkemizde ciddi bir gerginliğin tetikleyicisi olan başörtüsü krizi, beni 20 yıl öncesine götürdü.

20 yıl önce de ülkemizde bir başörtüsü krizi vardı. Bugün başörtüsüne “insan hakkı” açısından bakılması gerektiğini ifade edenler, o dönemde üniversitelere başörtülü girilmesine tepki gösteren, hatta tahammülü olmayan taraftaydılar..

2000’li yıllarda, Türkiye’deki üniversitelere başörtüsüyle özgür bir şekilde gidemeyen gençler, Kıbrıs’a gelip üniversite eğitimi alabiliyordu.

O dönemlerde Yakın Doğu Üniversitesi’nde ders veriyordum. Başörtülü çok sayıda öğrencinin eğitimine katkı verenlerden olduğum gibi onlardan da çok şey öğrenenlerdenim.

Başörtüsü takanların dışlandığı, onları horlayanların prim yaptığı bir dönemdi. Kıbrıslı Türklerin başörtüsüyle bir sorunu yoktu. Onlara saygı gösterilmesi için de birçok kişinin elinden geleni yaptığını anımsarım.

Başörtülü öğrencilerimizin mezun olduktan sonra bile kendi deneyimleriyle ilgili yazdıkları, bakış açımızı genişletmemize katkı sağladı ve sağlıyor.

Mezun olduğunda daha özgür oldukları için bir süre daha kalmanın koşullarını zorladıkları Kıbrıs, bugün başörtüsü karşıtı olarak düşmanlaştırılıyor

Kendi ülkelerindeki dışlanmışlığı onlara hissetirmemek için çaba sarf eden Kıbrıslı Türkler, bugün başörtüsü düşmanı olarak gösterilmeye çalışılıyor.

O dönemde Kıbrıs’ta da baskından kurtulmuşlar mıydı? Hayır. Üniversite rektörünün okul servisine girip saçlarından onları otobüsten dışarı attıklarına da tanık olduk. Bugünün yaygaracıları o günlerde kabuklarına çekilmiş sessizce izliyorlardı. Gazete arşivleri bunun şahididir.

Başörtülü öğrencilerin sınavlara alınmaması için üniversitelere baskı yapıldığı ve bu baskının birçok yerde karşılık bulduğunun da tanıklarındanız.

O dönemlerde başörtülü öğrencilerin sınava giriş yasağının önüne geçmek için sınav yapmayarak öğrencileri projeleriyle değerlendirip, insanlığın kötülüğünü onlara yaşatmama gayreti içindeki sol görüşlü aydınlar, bugün saldırı altında. Bugün yapılan saldırılar toplumsal gerginliği yaratma emeli taşımaktadır. 20 yıl öncenin insan hakları ihlaline sessiz kalan; hatta, o dönemin Türkiye iktidarı doğrultusunda söylem geliştirip yasakları destekleyenler, bugün ortaeğitimde başörtüsünü bir insan hakları olarak savunması yaptıklarında onlara elbette itibar edecek değiliz.

20 yıl önce milliyetçi bakış açısıyla başörtüsünü Atatürk’ün cumhuriyetinin düşmanları olarak görenler, bugün başörtüsünü ortaeğitimde insan hakkı olarak savunurken, bizim hafızamızı unutmuş olmalıdırlar.

Kendileri Türkiye’deki dönemsel iktidara göre hareket edip politikalarını o güne göre oluşturanlar, hayatı boyunca aynı duruşta olanları sürekli ötekileştirmekle kendi ayıplarını örtebileceklerini zannederlerse yanılıyorlar.

Hepinizin ayıbını görüyor ve lanetliyoruz. Politik oyunlarınıza alet ettiğiniz o çocukların annelerinin özgürce üniversite okumasını engelleyen sizin bağnaz düşüncelerinizdi.

Maalesef samimi görmediğim birçok davranışın siyasi rant uğruna yapıldığına şüphem yoktur. Dün uyuyanlar, bugün başörtüsü çıkışlarıyla belli bir kesimin hakkını savunur gözüküp Türkiye iktidarına “sizin politikanızı en iyi savunan benim” mesajı verme derdinde.

Başka bir dertleri olduğuna inanamam.

Klasik gelenek yeniden hortladı ve Kıbrıs’ı, Kıbrıslı Türkleri bilmeyenlerin hakaretlerine maruz kalmaktayız. Daha da kötüsü buna sessiz kalan ve yaratılan gerginliğin artmasına seyirci kalarak bundan bile prim elde etmek isteyen bir iktidara sahibiz.

Bu sürecin ana suçlusu, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlardır. Kıbrıslı Türklere gelen hakaretlere seyirci kalıp, hatta bu terbiyesizleri teşvik etmeyi sürdürdükçe yüzümüze nasıl bakacaksınız?

Bu köşe yazısı ilk defa 14.04.2025 tarhinde yayımlanmıştır.

Kaynak: 20 YIL ÖNCE, BAŞÖRTÜLÜLERE SALDIRANLAR BUGÜN “HAK” DİYOR