KAHVEDEN HİKAYELER: İYİ UYKULAR: KIBRISCIK (YİNE) VAROLUŞSAL BİR TEHLİKEYLE KARŞI KARŞIYA

CUMA GECESİ, Doğu Akdeniz’in istikrar ve güvenliğinin direği olan sevgili Kıbrıscık’ın ‘varoluşsal bir tehdit altında’ olduğunu duyduktan sonra uyumakta büyük zorluk çektim.

Ve bunu, anlamsız açıklamalarda gerçek bir yetenek sahibi olan Başkanımız değil, Cuma günü Meclis dışişleri komitesi toplantısında otortite sahibi Dışişleri Bakanımız Constantinos Kombos söyledi.

Kombos, milletvekillerine “varoluşsal bir tehdit altındayız, işgal gücü var, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin statüsü her gün tartışılıyor” dedi ve karşımızda “önceki yılların Türkiyesi ile hiçbir ilişkisi olmayan bir rakip var” diye ekledi.

Türkler son 50 yılda hiç olmadıkları kadar kana susamış, barbar, yayılmacı ve uzlaşmaz hale mi geldiler ki şimdi bize varoluşsal bir tehdit oluşturuyorlar? Son 50 yılda hiçbir politikacımız—kuşkusuz hiçbir dışişleri bakanı—böyle bir şey söylemedi, öyleyse Kombos neden sorumsuzca alarm vererek daha fazla genç Kıbrıslı’nın ülkeyi terk etmesine neden oluyor?

Hükümet karışık sinyaller gönderiyor gibi görünüyor. 1 Ocak’tan itibaren AB Konseyi başkanlığını üstlenecek ve aynı zamanda ‘Avrupa’nın ön saflarında’ yer alacak bir ülke nasıl varoluşsal bir tehdit altında olabilir? AB Konseyi başkanlığını üstlenirken varlığımız sona mı erecek?

VAROLUŞSAL TEHDİT ve daha da büyük Türk tehdidi, Kombos tarafından, Türkiye’nin ‘aktif varlığı’ ve ‘yoğun’ operasyonlarına karşı koymak için Afrika’da diplomatik iz bırakmayı planlayan dışişleri bakanlığının 2026 bütçesindeki yüzde 28’lik artışı haklı çıkarmak için kullanıldı.

Dışişleri Bakanlığı bir Afrika Departmanı kurarken, kabine Etiyopya’da bir büyükelçilik açılmasını onayladı. Afrika’daki genişlememiz bununla da bitmiyor. Phileleftheros gazetesi, Cibuti, Kongo, Somali ve Orta Afrika Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkilerin kurulmasının “kıtanın jeopolitik haritasında stratejik öneme sahip oldukları” için devam ettiğini bildirdi.

Afrika’yı ele geçirmemiz Afrikalı liderlerin Kıbrıs’ı ziyaretleriyle daha da hızlanacak ancak daha da önemlisi, Kombos’un Meclis’teki toplantıdan sonra yaptığı bir başka açıklamayla, ‘Cyprus Aid’ ile hızlanacak. Başkan Trump’ın US Aid’i ortadan kaldırma kararının bıraktığı boşluğu dolduracağız.

Kombos, “Cyprus Aid’den sağlanabilecek tüm yumuşak güç araçlarının, burslar, insani yardım programları ve kalkınma programlarının finansmanı ile ilişkilerimizi geliştirmek istediğimiz ülkelere erişimimizi sağlayacak kalkınma ve insani yardım sağlanması yoluyla daha fazla kullanılması” için bir planın varolduğunu söyledi.

Afrika’daki etkimizi genişletirken, nasıl varoluşsal bir tehditten söz edebilir?

VERGİ MÜKELLEFLERİNİN parası artık, Başkanımızın aşkın boyutlara ulaşan ihtişam hayallerini finanse etmek, daha fazla büyükelçilik açmak ve yabancı ülkelere mali yardım sağlamak için kullanılacak.

Ülkenin en az verimli bakanlığı, “diplomatik ayak izimizi genişletmek ve Türkiye’nin yasadışı işgale dayalı varlığını iyice pekiştirme çabalarına karşı bir kalkan oluşturabilecek ilişkiler kurmak” için daha fazla para alacak.

İşgalci varlığın iyice pekiştirilmesini önlemek, dışişleri bakanlığının on yıllardır oldukça verimli bir şekilde yaptığı tek şey; öyleyse neden bu asil amaca ulaşmak için birdenbire geçmişte olduğundan çok daha fazla para harcaması gerekiyor?

KIBRISCIK İMPARATORLUĞUNUN inşası, Afrika’daki nüfuzumuzun genişlemesiyle sınırlı kalmayacak. Başkan Niko IISalı günü gerçekleşen The Economist Yıllık Kıbrıs Zirvesi’nde, “geniş Orta Doğu” için bölgesel bir güvenlik ve işbirliği örgütü oluşturmak için çalıştığını söyledi.

Kahkahalara boğulmadan, Kıbrıscık İGD (istikrar ve güvenlik direği) örgütünün “NATO veya AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) gibi olacağını” söyledi. Hala yapılacak çok iş vardı.

Şimdilik, “Bölgesel işbirliğini teşvik ederek, hepimizin işbirliğinden elde edilebilecek faydaları vurgulayacak, daha geniş bir Orta Doğu için—tıpkı AGİT veya NATO gibi—bölgesel bir güvenlik ve işbirliği örgütü oluşturma amacıyla gerekli siyasi koşulların olgunlaşması yönünde çalışıyoruz. Bu, büyük bir hedef gibi görünebilir” dedi.

Siyasi koşulların olgunlaşması için kaç yıl veya on yıl gerekeceğini söylemedi. Ayrıca, genişleyen imparatorluğumuz için varoluşsal bir tehdit oluşturmasına rağmen Türkiye’yi bu örgüte katılmaya davet edip etmeyeceğini de söylemedi.

SENDİKALAR ve işverenler arasındaki sıradan bir anlaşmazlığı çözemezken rakip Orta Doğu ülkeleri arasında bir güvenlik ve işbirliği örgütü kurabilme şansınız nedir? Keve ve Oev, geçen Pazar günü cumhurbaşkanlığı sarayında yapılan toplantıdan üç gün sonra hükümetin CoLA önerisini reddetmeye karar verdiler.

İşverenlerin öneriyi reddetmesinin ardından sendika patronları ahlaki üstünlük elde ettiler ama neden elde etmesinler ki? İstedikleri her şey onlara verildi—en yüksek gelir sahipleri de dahil olmak üzere, hak sahibi olan herkes için 20 ay içinde %100 CoLA—yani tam olarak bir taviz vermiş sayılmazlar.

Keve ve Oev, hükümetin önerisinin kabul edilmesi halinde kendileri için kırmızı çizgi olan “herkese CoLA” gibi kötü nama sahip bir fikrin önünün açılacağını düşünüyorlardı. Sek başkanı Andreas Matsas reddin ardında bir komplo olduğunu düşünerek, ortada “her şeyi tarumar eden” “görünmez bir el” olduğunu iddia etti. Görünmez olduğu için bu görünmez elin kime ait olduğunu söyleyemedi.

BU SIRADA kitleleri memnun eden “herkes için CoLA” önerisiyle bu karmaşaya katkıda bulunan Başkan, sorunu çözmek için iki veya üç seçenek daha olduğunu söyledi. Bunların ne olduğunu söylemedi, çünkü bunları uygulamaya koymadan önce koşulların olgunlaşmasını bekliyor olmalı.

NORVEÇ’İN Kıbrıscık’a uyguladığı 65 yıllık silah ambargosunu kaldıracağının açıklanmasının ardından başkanlık sarayında kutlamalar yapıldı. Başkanın sözcüsü ve propagandacısı Andreas Bimbishis’e göre, bu haber Cuma günü Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide tarafından Başkan’a iletildi.

Haberleri doğrudan kaynağından alan Bimbishis, ambargonun kaldırılmasının bizim için önemli olduğunu yazdı. Kaynak, bir süredir Kıbrıscık’ın Norveç’ten askeri dürbün satın almakla ilgilendiğini söylüyordu. Cuma günkü telefon görüşmesinden sonra, “bu modern sistemin satın alınmasının önü açıldı” dedi.

Savunma kapasitemizin sürekli olarak geliştirilmesiyle, dışişleri bakanımızın yenilgiye meyilli tavrına rağmen, varoluşsal herhangi bir tehdidi bertaraf edebileceğimizden eminim.

BARTH Eide, 2017’de iki tarafı hiç olmadığı kadar anlaşmaya yaklaştırmış kişidir, ancak bunun karşılığında Başkan Niko I, itibarını yok etmek için rottweilerlarını üzerine salmıştır.

Bunu denediler—yalancı, Türk ajanı, dürüst olmayan biri olmakla suçlandı—ve Bay Dürüstlük Anastasiades, Eide’yi yalanları nedeniyle BM Genel Sekreterine şikayet edeceğini bile iddia etti. Eide bu yalan iddialarda bulunan adamın tam tersine iyi ve dürüst bir adam olduğu için, Nik’in bunu yapmadığından eminim.

Nik’in “dürüstlük sertifikaları” dağıtması ironinin ötesinde. Her neyse, Eide, entrikacı bir yalancı olmasına rağmen, politikacıları için İGD’den çok daha yüksek etik standartlar belirleyen ülkesinin dışişleri bakanı olarak atandı.

Bu köşe yazısı ilk defa 09.11.2025 tarihinde yayımlanmıştır.

Kaynak: KAHVEDEN HİKAYELER: İYİ UYKULAR: KIBRISCIK (YİNE) VAROLUŞSAL BİR TEHLİKEYLE KARŞI KARŞIYA