KIBRISLI TÜRKLER KIBRIS’IN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEK

Kıbrıs Türk toplumunda 19 Ekim’de yapılacak seçimler, Kıbrıs sorununun gidişatı bakımından en belirleyici anlardan birini temsil ediyor. Kıbrıslı Türkler, sandıkta gelecek için tamamen farklı iki vizyon arasında seçim yapmaya çağrılıyor: Bir yanda, federasyonu müzakerelerin merkezine geri getirmeye hazır olduğunu ilan eden Tufan Erhürman; diğer yanda ise iki devlet stratejisini olabildiğince açık bir şekilde ifade eden mevcut lider Ersin Tatar.
Bu karar, iç boyutunun ötesinde, Kıbrıs Rum tarafını da doğrudan ilgilendiriyor. Erhürman kazanırsa, Christodoulides başkanlığı, işin kolayı olan kınamaları bırakmaya ve BM parametrelerine geri dönmeye ve Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini tamamıyla kabul etmeye hazır olup olmadığına açıkça cevap vermeye çağrılacak. Yoksa bir kez daha bölünmenin derinleşmesine zaman tanıyarak taktiksel manevralara mı başvuracak?
Sorunun özü buradadır: Kıbrıs Rum liderliği, Tatar’ın uzlaşmaz tutumunun sağladığı rahatlığa alışmıştır. Kıbrıslı Türk lider sözde devletin resmi olarak tanınmasını talep ettiği sürece, Lefkoşa’nın işi kolaydır:
Kınar, reddeder, suçu Türk tarafına atar ve iç kamuoyuna hizmet eden siyasi durgunluğu devam ettirir — reddetme politikası.
Ancak, BM dilini konuşan, federasyonu temel alan ve ön koşulsuz siyasi eşitlik talep eden Erhürman ile karşı karşıya kalırsa, Christodoulides kendini ele vermek zorunda kalacak. Şu soruyu yanıtlamak zorunda kalacak:
- siyasi eşitlik temelinde iki bölgeli, iki toplumlu federasyona (BBF) dayalı bir çözümü gerçekten arzulayıp arzulamadığı;
- müzakerelerin kesintiye uğradığı noktadan devam etmesini gerçekten kabul edip etmediği;
- Guterres Çerçevesini koşulsuz olarak ve şerh düşmeden kabul edip etmediği, ya da
- Kıbrıs’ın fiili bölünmüşlüğünü sonsuza dek yönetmeyi mi tercih ettiği.
Kıbrıslı Türklerin karşı karşıya olduğu ikilem açıktır:
Ya Ersin Tatar’a oy verecekler ve bu durumda Kıbrıs konusundaki durgunluk devam edecek. Kıbrıslı Türkler uluslararası izolasyonlar altında kalmaya devam edecekler. Ayrı bir Kıbrıs Türk devleti asla tanınmayacak. Azerbaycan tarafından bile (Mustafa Akıncı’nın defalarca kınadığı gibi, Türkiye bile Kıbrıslı Türklerle futbol maçı yapmaya cesaret edemiyor). Gençler göç etmeye devam edecek. Türkiye’den gelen sefil Türkler Kıbrıs’ın işgal bölgelerine akın etmeye devam edecek. Kuzey Kıbrıs, Türkiye’nin yardımı olmadan kendi ayakları üzerinde duramayan, Türkiye’ye kalıcı olarak bağımlı bir bölge haline gelecek.
Ya da Tufan Erhürman’a oy verecekler ve bu durumda Kıbrıs sorunu nihai bir çözüme doğru ilerleyecektir. Erhürman, Christodoulides’i bir çözüme ikna ederse, Kıbrıslı Türkler siyasi eşitlik ve kendi işlerini kontrol etmek için yeterli özerklikle birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yeniden entegre olacak, uluslararası topluma yeniden dahil olacak ve %100 Avrupa vatandaşı statüsü kazanacak. Christodoulides’i bir çözüme ikna edemez ve ilan ettiği politikadan sapmazsa, Kıbrıs Türk toplumu Akdeniz’in Tayvan’ına dönüşecek. Uluslararası toplumdan diplomatik tanınma almayacak, ancak dünyayla ticari ve ekonomik bağlantıların tüm önemli avantajlarından yararlanacak ve Kıbrıslı Rumlara herhangi bir karşılık vermeden, şu anda Türk askeri tarafından işgal edilen tüm Kıbrıs topraklarını elinde tutacak. Erhürman politikasında tutarlı kalırsa ve Christodoulides kendi olumsuz tutumunda ısrar ederse, Kıbrıslı Rumlar her şeyi kaybedecek.
Dolayısıyla, şu anda adımızın, ortak vatanımızın geleceği Kıbrıslı Türk seçmenlerin elindedir.
Bu köşe yazısı ilk defa 08.10.2025 tarihinde yayımlanmıştır.
Kaynak: KIBRISLI TÜRKLER KIBRIS’IN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEK