MARATA VE ALOA’DAN KATO ARODES’E

1974 Temmuz’unda Türk işgalinin başlamasının ardından Kıbrıslı Rumlar tarafından salt Kıbrıslı Türklerin yaşadığı köy ve cemaatlere yönelik saldırılar, toplumun büyük bir kesimi için tabu olarak kalırken soruşturmalar da gizlilik içinde yürütüldü. Aloa, Marata ve Sandalaris köyleri, nefreti olabilecek en kötü şekilde deneyimledi; buralarda, aralarında iki haftalık bir bebek de olmak üzere 126 yaşlı, kadın ve çocuk, çoğu darbe destekçisi olan Kıbrıslı Rumlar tarafından infaz edildi.

Tecavüzler, infazlar ve türlü ahlaksızlıklar, Kıbrıslı Türklere karşı işlenen suçları ‘soruşturmakla’ görevli kişiler tarafından sistematik olarak örtbas edildi. Yıllar sonra, tanık ifadeleri ve gazetecilerin ortaya koyduğu araştırmalar, Kıbrıslı Rumlara karşı işlenmiş suçların ‘tek taraflılığı’ yönündeki yaygın görüşü destekleyecek şekilde ele alındı.

Aloa, Sandalaris ve Marata’da öldürülenlerin çoğu başları kesik halde bulunurken, küçük çocuklar annelerinin kollarında, Kıbrıslı Rum katillerinin kurşunlarıyla delik deşik edilmiş şekilde can verdi; ve gerçekler burada sona eriyor.

Sonraki yıllarda, toplu infazların hemen ardından verilen ifadelere rağmen, devlet ve Kıbrıs adalet sistemi adada işlenen en büyük suçlardan birini ortaya çıkarmaya çalışan her türlü bilgi, tanık ifadesi ve gazetecilik soruşturmasını reddetti.

Ne cesetlerin, ne de şok edici tanıklıkların soruşturmayı derinleştirmek adına yeterli olmaması nedeniyle, provokatif bir şekilde gerçeği araştırmayı reddetme ve katliamı örtbas etme çabaları siyasi nitelik taşıyordu ve taşımaya da devam ediyor. Maratha’lı Kıbrıslı Türk Asir Ahmet’in ifadesine göre, Türk birlikleri birkaç gün sonra bölgeyi ele geçirdiğinde Birleşmiş Milletler’in İsveç birliği, işlenen korkunç suçun köy çöplüğünde ortaya çıkmasına tanıklık etti: “Cesetlerin çıkarılmasına başlandığında, çoğunluğu çocuk olmak üzere sadece çöplerle örtülmüş, başları kesik ve parçalanmış düzinelerce ceset gördük. Bazı kurbanlar tel ile birbirine bağlanmıştı. Bir keresinde tel ile bağlanmış on kişi saymıştık. Bazı kurbanlar kısmen yanmıştı. Her yaştan neredeyse tüm erkek çocuklarının başı kesilmişti. Çöplükte bulunan katledilmiş çocuklar arasında altı kardeşim, annem, büyükannem ve yengem ile yedi çocuğu da vardı.”

2021’de, 1974’ten önce tamamen Kıbrıslı Türklerin yaşadığı, Baf bölgesindeki Laona platosunda yer alan Kato Arodes köyünü ziyaret ettim. İşgalden hemen önceye kadar kullanılan köy mezarlığına yürüdüm. Tahrip edilmiş, hasar görmüş ve üzerine dışkı atılmış mezarları görmek, artık var olmayan, tekrar tekrar ölmesi gereken bir şeye karşı paranoyak bir nefret kampanyası izlenimini verdi. Bu iğrenç ve başka bir dünyaya ait gösteri, sorumluluğu her zaman ‘Ötekiye’ yükleyen mite bir cevaptı—ve halen de öyle.

Bu makale ilk defa 15.05.2025 tarihinde yayınlanmıştır.

Kaynak: MARATA VE ALOA’DAN KATO ARODES’E