ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Ve aniden herkes dehşete düştü! “Ama bu mümkün mü?”. Gerçekten de mümkün mü? Bunu, anketlerde “Facebook sayesinde haberdar oluyorum” diyenler söylüyor. Sosyal medya fenomeni olduklarını iddia ettikleri için prens edasıyla ortalıkta dolaşanlar da söylüyor. Cep telefonlarının başında oturup “derin” paylaşımlarının aldığı beğenilerle kendini tatmin edenler de söylüyor. Hatta videolarının izlenmesi için kendilerini tavus kuşu gibi şişirenler bile. Ya da biraz sessizlik elde etmek için çocukların eline cep telefonu ve tablet verenler. Yalnızca birkaç satıra ne kadar çok yabancı terim sığdığını gördünüz mü?
Sonuç olarak, bu mümkün! Sanal gerçeklikte çılgınca yer edinmeye çalıştığımız bir dünyada, bir noktada o kadar etkileyici görünen bir hologram ortaya çıkacak ki, tek bir sinyalle bizi hipnotize edilmiş insanlar gibi gitmemizi istediği yere götürecek. Parlak, hoş, farklı bir hologram. Bize “Sizi nereye götüreceğimi bilmiyorum ama beni takip edin” diyecek.
Ve biz de yüklerimizi omuzlarına alacak olan yeni “Mesih “i takip edeceğiz…
Dünya değişti, zaman değişti.
Şu anda zehrin ilk dozunu alıyoruz. Bunu çok daha fazlası takip edecek. Görünürde zararsız olduğu ölçüde. Yine de onların hesabını yolun sonunda yapmamız gerekecek. Sadece, o noktada geri dönüş imkanı kalmayacak. Çünkü, basitçe söylemek gerekirse, “robotların” seçme hakkı yoktur.
Gelecek karamsar mı? Elbette öyle! İnsanoğlu sanal gerçeklik fanusundan çıkıp hayatın anlamını yeniden keşfetmesi gerektiğini zamanında fark etmediği sürece. Yeniden bir araya gelmek, yeniden konuşmak, aşık olmak, anları yaşamak, bizi çevreleyen güzelliklerin tadını çıkarmak, hayatın gerçek değerlerine öncelik vermek, gerçek dostlar edinmek, küçük ve güzel şeyleri hatırlamak. Basit bir ifadeyle, yeniden insan olmak için!
