ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Seçimler için gerekli demokratik sürecin bir “lanete” dönüşmesi mümkün mü? Belirli koşullar altında, evet. Ve eğer Kıbrıs’tan bahsediyorsak, kesinlikle öyle. Burada sürecin özünden değil, bu özel faktörün [Çevirmenin Notu: Sürecin lanete dönüşmesinin] belirli zamanlarda etkisini büyüyerek gösterdiği koşullardan bahsediyorum. Ve açıklıyorum:
– 1990’larda George Vassiliou, Kıbrıs sorununu durgunluk batağından çıkarmak için inatla mücadele etti. BM Genel Sekreteri’ni harekete geçirerek, herkes tarafından bilinen “Gali Fikirler Dizisi “ni oluşturmasında başarılı oldu. Ancak 93’teki başkanlık seçimlerine yaklaşılıyordu ve Glafkos Clerides, Vasiliou’nun Kıbrıs sorununa ilişkin politikasıyla uyumlu olmasına rağmen, muhalif bir söylem oluşturmak zorundaydı. Bu muhalif söyleme “Gali Fikirlerini gömmek” deniyordu. Clerides, DIKO’yu kendisini takip etmeye ikna eden bu sloganla seçimleri kazandı ve ilk beş yılında kendi pragmatik felsefesi ile ayrışan bir yönde ilerledi.
– Kıbrıs’ın AB’ye katılımı ve Annan planı ile kendi politikasını izleme ve kendi siyasetini belirleme sırası Klerides’e geldiğinde, kendimizi yeniden cumhurbaşkanlığı seçimlerinin arifesinde bulmuştuk. AKEL, Kıbrıs sorununun en tarihi dönüm noktasıyla karşı karşıya olduğunu biliyordu. Ancak (son 10 yıldır uzak durduğu) iktidarı seçerek, Tassos Papadopoulos’a destek verdi. Özellikle Kıbrıs sorununu çözme konusunda, o ana kadar aralarında derin farklılıklar olan birini. Bu süreç içerisinde teyit edilen bir gerçek.
– Hristofyas’ın görev süresi (2008-2013), bir sonraki başkanlık seçimlerine yaklaşırken zirveye ulaşan ekonomik krizin damgasını vurduğu bir dönem oldu. Ve sonuç olarak memorandum anlamına gelen AB destek planına ilişkin her türlü karar bir sonra gelecek olana bırakıldı. Siyasi maliyeti üstlenmemek adına çok değerli zaman kaybedildi.
Bütün bunların anlamı nedir? Küresel siyaset sahnesinin yeniden şekillendiği bir dönemdeyiz ve… bir kez daha seçim dönemindeyiz. Çok yakında kendimizi kritik ikilemlerle karşı karşıya bulabiliriz. Gerekli kararları kim verecek? Emekliliğini sabırla bekliyor gibi görünen bir Cumhurbaşkanı mı, yoksa önce oy hesabı yapan ve sonrasında siyaseti hiçbir zaman ciddiye almamış fakat seçim yapmayı öğrenmiş bir ülkeye karşı sorumluluklarını yerine getiren bir grup aday mı?
Kaynak: SEÇİMLERİN “LANETİ”
