ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Yalanlarla dolu memlekette yaşıyoruz… “Siyasette yalan mübahtır” diye bir şey tutturulmuş, ülkemizde çok sayıda siyasi de bunu kendilerine şiar edindi.
Hele de bu ülkeyi yönetenler yalanı fazla abarttı.
Yok be kardeşim ne siyasette ne de başka bir şeyde bu kadar da yalan olmaz…
Tutulmayan sözler, olmayan şeyi olmuş gibi gösterme, başarısızlığın daniskasının bulunduğu yerde başarı hikayesi anlatma, birbirini tutmayan çelişkili açıklamalar yapma, olmayacak şeyler için hayal satma…
Tümü var bunların, hatta fazlası da var…
Yalanın dolanın, palavranın içine gömüldük…
Vatandaşlar da aldatılmaktan mı usanmadı yoksa bu yalanları kanıksayıp, umursamaz mı oldu, ilginç bir şekilde bunlara tepki koymuyor.
Mesela, sağlık alanı sorunlara boğulmuş, kronikleşmiş sorunlara çare bulunamıyor ama Sağlık Bakanı çıkıp övünüyor…
Yeni eğitim yılı yine çok sayıda sorunla açıldı, mesela okullarda halen inşaat işleri devam ediyor ama Eğitim Bakanı, yeni ders yılıyla ilgili pembe açıklamalar yapıyor.
Ulaştırma Bakanı zaten birçok konuda çelişkili açıklamalar yapıyor, mesela sözde yapay zekalı yeni trafik kameraları ile ilgili öyle şeyler söyleyip durdu ki herkesim kafası karıştı…
Bunlar bazı örnekler, diğer bakanlıklarda durum daha farklı değil.
Alışılmış yalanlar, palavralar, fos çıkan sözlerin yanı sıra şimdi de seçime yönelik gerçek olmayan şeyler söyleniyor.
Başbakan Ünal Üstel’in partililerine Kamu Hizmeti Komisyonu yazılı sınavını geçmelerini, sözlü sınavda cumhurbaşkanının onlara yardımcı olacağı yönündeki sözleri hayli tepki çekti. Aslında bu olacak şey de değil, bir hayal satmaydı….
İşte Başbakan, Kamu Hizmeti Komisyonu sınavıyla ilgili söylediği gerçek olmayan/ olmayacak şey kadar bir başka şey daha söyledi.
Başbakan, “Garantörlük demek, iki devletli çözüm demektir. Federasyon demek garantörsüzlük demektir” dedi.
Bu sözleri bazı gazetelere manşet oldu, birçok dijital gazetede koca koca verildi…
Hayret ki ne hayret, aslında gerçek olan, bu dediklerinin tam tersidir.
Başbakan tarih bilgisinden yoksun mu, Garanti ve İttifak Anlaşmalarından haberi olmayabilir mi acaba?
Garantörlüğün tüm Kıbrıs’ı kapsadığını, Kıbrıs’ın güvenliğini, anayasal düzenini, toprak bütünlüğünü koruduğunu bilmiyor mu? Tekrar edeyim isterseniz “toprak bütünlüğünü” diyor, yani garantörler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, ayrılığın garantörleri değildirler.
Başbakan, uluslararası alanda kabul görmeyen olası bir “ayrı devletin”, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’ndan doğan Kıbrıslı Türklerin tüm haklarını yok edeceğini bilmiyor mu ki “Garantörlük demek, iki devletli çözüm demektir” diyor…
Yani ben bunları, bir ilkokul çocuğuna söyler gibi yazıp hatırlatmayı, okuyucularımıza ayıp ve hakaret sayarım. Ancak ülkenin başbakanı seçim uğruna çarpıtıp anlatıyor.
Siz “iki devletli çözümü” savunacaksanız savunun, seçim kampanyanızı da bunun üzerine kurun, siz bilirsiniz, o sizin bileceğiniz bir iştir ama gerçekleri saptırmayın, var olan anlaşmaları bilmezmiş gibi yapmayın.
Bir seçim uğruna bu ülkeyi yöneten kişilerin gerçekleri bu kadar çarpıtmasına değer mi?
Geçmişte böyle gerçek dışı şeyleri, sözde uzmanlara, akademisyenlere falan söylettirirlerdi, şimdi bizzat kendileri yalana sarıldı.
Olmaz, bu kadarını bir Başbakan yapamaz, yapmamalı. Seçim uğruna her şey mübah olmamalı…
Bu köşe yazısı ilk defa 19.09.2025 tarihinde yayımlanmıştır.
Kaynak: HEPSİ BİTTİ, ŞİMDİ DE TARİHİ GERÇEKLERİ Mİ ÇARPITIYORSUNUZ?