| SOSYAL KONULAR |Kıbrısın Sesi

ESASIMIZ: ESAS DURUŞ!

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Naveed Akbar’ın ölümüne sebep olan askerin KKTC yargısından kaçırılıp Türkiye’ye gönderilmesinin ardından yaşanan garabet durum hakkında nihayet resmi makamlardan açıklamalar geldi.

Polis de açıklama yaptı, Elçilik de…

Polis, mevcut mevzuat, protokol ve/veya usul ve esaslar kapsamında…’ dosyanın hazırlanıp Türkiye’ye gönderildiğini açıkladı.

Bu ne hız değil mi? Ölümlü trafik kazalarında bu kadar hızlı bir tahkikat yürütüldüğüne ender rastlıyoruz. Ölçümlerin yapılması, emarelerin toplanması, aracın tetkiki, şahadetlerin, görgü tanıklarının ifadelerinin alınması vb. daha birçok husus hakkında ivedilikle tahkikat dosyası hazırlanmış. Umarız bu açıklama doğrudur ve herkes için bundan sonra bu kadar İVEDİ hazırlanır.

Çünkü evladını kaybeden bir ailenin içindeki ateşi, ancak biraz olsun adaletle teskin edebilirsiniz. Ki yarattığınız adaletsizlik nedeniyle annelerin, sevdiklerinin içi hâlen yangın yeri !

Elçi, profesör ve ceza hukukçusu Metin Feyzioğlu ise TSK mensubu Zanlı Mehmet Eren Erdoğan’ın, ‘Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tutuklamaya sevk edilmiş ve Ankara Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmış’ olduğunu açıkladı.

Ve elbette her iki açıklamada da yargılama aşamasında ‘işbirliği’ yapılacağı duyuruldu.

Ne mutlu !

***

Bu ilk olay değildi elbette, daha önce de askerin karıştığı birçok olayda benzer ‘skandallar’ yaşandı.

Oysa ki işin özeti, nerede suç işleniyorsa ve mevzuatta bir engel yoksa, cezayı da o yer mahkemesi verebilmeli. Ama Kıbrısın kuzeyinde öyle olamıyor ve bu gibi durumlarda egemenlik, devlet, bağımsızlık diyenlerin samimiyet testinden geçtiğini hep birlikte görüyoruz.

Anlayacağımız, KKTC Anayasası kuralları ancak basın açıklamalarında ya da kurdele keserken akıllara geliyor.

Tam tersi olsaydı ne olacaktı mesela? KKTC’nin var mı böyle bir ‘egemen’ kuvveti ki, Türkiye’de suç işleyen vatandaşını kaçırıp KKTC mahkemelerinde yargılayacak?

Bir de konu asker olunca, sanki derdimiz fırsatını bulduk da askeri kötülemek falan filan diyen akıl fukaraları var.

Bunları sorguluyoruz çünkü, derdimiz, bu topraklarda adaletin herkese eşit şekilde tecelli ettiğini görmek ! Keyfiyetle değil !

***

Benim tüm bu tartışmalarda en fazla dikkatimi çeken husus, Dışişleri Bakanlığı da yapmış olan akademisyen Kudret Özersay’ın yaptığı açıklama oldu.

Özersay, ‘Türkiye ile yapılacak olan bir savunma anlaşmasıyla bugün iç hukukumuz açısından statüsü belirsiz olan sıradan bir uyuşmazlıkta dahi hangi kuralların hangi mahkeme tarafından uygulanıp, uygulanamayacağının belli olmadığı ve adadaki askeri birliklerle ilişkili olan durumlar netleştirilecektir.’ dedikten sonra Türkiye ile bir savunma işbirliği antlaşması veya kuvvetler antlaşması (Status of Forces Agreement) benzeri bir antlaşma yapılmasını önerdi.

Tüm açıklamalara bakarsanız bu durumun HİÇBİR hukuki zemini olmadığını, ortada bir işbirliği, bir protokol, bir anayasal hüküm veya mevzuat da olmadığını göreceksiniz. Daha öncekli yazımda da buna değinmiştim.

O yüzden polisin yaptığı açıklama tamamen yanıltıcıdır. Polis, ‘mevcut mevzuat’ derken KKTC Anayasası’nın kurallarını dikkate almıyor. ‘Protokol’ derken hangi protokol ismini bile söyleyemiyor, ‘usul’ diyor ama hangi usul? Bizim ceza yasalarımızda suç işleyen kişinin nasıl yargılanacağı belli, bunu her gün uygulayan da polis, hangi usul bu usul ?

‘Ve esaslar kapsamında’ diye de ekliyor basın açıklamasına. Ortada mevzuat, protokol, usul olmayınca, hemen ‘esaslar’ ifadesini de ekleyelim ki boşa düşmeyelim…

Esas ! Esasımız ! Esasları !

Ve esas duruş !

Başını ve vücudunu dik tut, gülümseme, karnını içine çek, kollar yanda vücuda yapışık şekilde, ayaklar hafif açık, sabit durmalısın…

Demokrasi için yılların özeti. Sakın yalpalama !

***

Tüm bu açıklamalardan sonra, esasımız nedir?

Bu olayda da kamuoyunun gözünün içine baka baka ve toplumsal huzursuzluk yaratılarak bize esasımızın ne olduğu gösterildi.

Hakkımıza hayır.

Kafamızı vuracağımız daha fazla duvar ve,
hepimizin çocuğuna, sevdiğine bu kurdurulan düzende yaşama şansı diliyorum.

Şimdi kendi evladımızı ve sevdiğimizi kaybedene kadar konuyu değişebiliriz.

Rahmetle…

Kaynak: ESASIMIZ: ESAS DURUŞ!

Share:
TACAN REYNAR | KIBRISIN SESİ
Tacan Reynar 1982 yılında Lefkoşa'da doğdu ve bölünmüş Mağusa'da, savaş bölgesi Maraş'ın utanç tarlalarının yanında büyüdü. DAÜ'de Hukuk okudu ve yüksek lisans tezini federasyonlardaki yetki çatışmaları üzerine yazdı. 2010 yılında 'Kuzey Kıbrıs' Yüksek Adalet Divanı tarafından bölge mahkemesi yargıcı olarak atandı. Afrika Gazetesi davalarından sonra, 2018 yılında, rejimi protesto etmek için Kıdemli Yargıçlık görevinden istifa etti. Yenidüzen Gazetesi ve diğer medya platformlarında yayınlanan köşe yazıları yazmaya başladı ve bunları daha sonra 'Kristal Kale' adlı bir kitapta topladı. Reynar, siyaset, kamu hukuku, insan hakları ve uluslararası ceza adaleti konularına odaklanan birçok sivil toplum kuruluşunda aktif olarak yer aldı. 2023 yılında ortağı olduğu Kıbrısın Sesi dijital haber sitesini kurdu ve halen burada genel yayın yönetmenliği görevini sürdürmektedir.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR