ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Gazze Şeridi nüfusu açlıkla karşı karşıya kalırken, Netanyahu İsrail’in Gazze üzerindeki kontrolünü sürdüreceğini açıkladı. Bu arada İngiltere, Fransa ve Kanada, “kollarını kavuşturup beklemeyeceklerini” söylerken, Kıbrıs potansiyel bir Akdeniz Rivierası olarak sessizliğini koruyor…
Benjamin Netanyahu’nun aşırı sağcı rejimi tarafından dayatılan kıtlık yüzünden iki milyon Filistinli açlıkla karşı karşıya kalırken, Gazze’de yaşananlar şok edici boyutlara ulaştı. İsrail Başbakanı, Pazartesi günü Telegram hesabında yayınladığı bir videoda Gazze Şeridi’nin “tamamını kontrol altına almak” istediğini belirterek, “Vazgeçmeyeceğiz. Ancak başarılı olabilmek için durdurulamaz şekilde hareket etmeliyiz” dedi.
Bu nedenle, bilinçli bir şekilde planlanmış ve utanmazca ilan edilmiş bir soykırımın koşulları altında, İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanları devam etti. Sivil savunma sözcüsü Mahmoud Basal’a göre, Pazartesi günü 91, Salı günü ise 44 Filistinli öldürüldü; bunların çoğu ise kadınlar ve çocuklardı.
Uluslararası haber ajanslarına göre Netanyahu, kitlesel açlıktan ölümleri önlemek için “temel miktarda” insani yardıma izin vererek biraz geri adım atmak zorunda bırakılmıştı; Netanyahu, bunun hem pratik hem de “diplomatik nedenlerle” gerekli olduğunu söylemişti. Ancak, aşırı sağcı bakanlarına Gazze tamamen ele geçirilene kadar “Gideon’un Savaş Arabaları” adlı askeri operasyonun devam edeceği konusunda güvence verirken, İsrail ordusu “benzeri görülmemiş bir saldırı” beklendiği için sivillere “güneyi tahliye etmeleri” çağrısında bulundu.
Mayıs ayı başından bu yana İsrail’deki Rehine ve Kayıp Aileler Forumu, İsrail kabinesinin Gazze’yi ele geçirip orada temelli olarak kalma ve Filistinlileri yerinden etmek için “Gideon’un Savaş Arabaları” planını uygulamaya koyma kararını protesto etti, ve “Hükümet, rehineler yerine toprak tercih ettiğini itiraf etti ve bu, halkın %70’inden fazlasının iradesine aykırıdır” dedi.
2014’ten bu yana Filistin devletini tanıyan İsveç, Netanyahu’nun Gazze’yi ilhak etme açıklamasını sert bir şekilde kınayan ilk ülke oldu. Dışişleri Bakanı Maria Malmer Stenergard, “Bu ilhak anlamına geliyorsa, uluslararası hukuku ihlal niteliğindedir. İsveç, Gazze topraklarının manipüle edilmemesi veya küçültülmemesi gerektiği konusundaki tutumunda kararlıdır” dedi. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün Gazze’de iki milyon kişinin açlık çektiği uyarısında bulunması üzerine İsrail’e, Gazze’ye insani yardımın yeniden başlamasına izin verilmesi çağrısında bulunarak şunları ekledi: “İsrail hükümetiyle yaptığımız görüşmelerde, insani ilkelere uygun şekilde insani yardımın engellenmeden ulaştırılması ve dağıtılması için defalarca çağrıda bulunduk. Ateşkes ve çatışmanın kalıcı olarak sona ermesine ihtiyaç var, rehineler ise serbest bırakılmalı. Öte yandan, İsrail hükümetinin Gazze’deki sivillerin durumunu daha da kötüleştiren açıklama ve planlarına hiç ihtiyaç yok.”
Pazartesi günü, BM insani yardım operasyonları şefi Tom Fletcher, dokuz yardım kamyonunun Gazze Şeridi’ne girmesine izin verildiğini belirterek, 11 haftalık abluka sonrasında bunun ”okyanusta bir damla” niteliğinde olduğunu söyledi ve “yarın sabahtan itibaren Gazze’ye çok daha fazla yardım ulaştırılmasına izin verilmesi gerektiğini” ekledi. İsrail Başbakanı, kıtlık haberlerinin ardından küresel kaygılara yanıt olarak kuşatma altındaki bölgeye sınırlı sayıda yardımın girmesine izin vermeyi kabul etmek zorunda kaldı. Dünya Sağlık Örgütü başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus hafta başında yaptığı açıklamada, Gazze’de “iki milyon insan açlık çekiyor” ve tonlarca gıda “sınırda engelleniyor” dedi.
Gazze’deki tüm bu skandallar Dolmabahçe Sarayı’ndaki gelişmelerin gölgesinde cereyan etti. Dünya, Moskova ve Kiev arasında Ukrayna üzerine bir anlaşmaya varılması için ortaya konan çabaları izlerken, Donald Trump başkanlık uçağından yaptığı açıklamada konunun kendisi ve Başkan Putin arasında yapılacak görüşmelerle çözüleceğini söyledi. Tabiri caizse, gerisi önemsiz,.
Dolayısıyla, 22 ülkenin Gazze’ye “derhal ve tam olarak” insani yardım ulaştırılması gerektiği yönündeki açıklamaları tamamen göstermelik. Fransa, Almanya, İngiltere, Kanada, Japonya ve Avustralya İsrail’e, Gazze Şeridi’ne Birleşmiş Milletler ve sivil toplum kuruluşları tarafından organize edilecek insani yardımın ‘derhal’ ve ‘tam’ olarak yeniden başlatılması çağrısında bulundu.
Bu ülkeler ortak açıklamalarında, BM ve insani yardım kuruluşlarının İsrail hükümeti tarafından kararlaştırılan yeni yardım modelini “destekleyemeyeceğini” belirtti. İngiltere, Fransa ve Kanada liderleri ayrıca, Benjamin Netanyahu hükümetinin “korkunç eylemleri” karşısında ülkelerinin “seyirci kalmayacağını”, ve İsrail’in Gazze’deki yeni askeri operasyonunu durdurmaması ve insani yardımların girişine getirilen kısıtlamaları kaldırmaması halinde harekete geçeceklerini belirtti: “İsrail hükümetinin sivil halka temel insani yardımı reddetmesi kabul edilemez ve Uluslararası İnsancıl Hukuku ihlal etme riski taşıyor” diyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Kanada Başbakanı Mark Carney ortak açıklamada şunları kaydetti: “Buna rağmen Netanyahu görünüşe göre Donald Trump’a teslim etmek ve bir Riviera’ya dönüştürmek üzere Gazze’yi Filistinlilerin varlığından temizliyor ve insani yardım musluğunu kapalı tutuyor…”
“İsrail’i eleştiren her şey doğası gereği antisemitik değildir. Yani, liderliğe yönelik eleştirileri kastediyorum. Mevcut zorlu koşullarda dahi aşırı sağcı yöneticilerinin savaş çığırtkanlığıyla zehirlenmemiş olduğunu kanıtlayan halka yönelik değil,“ diye yazan Pantelis Boukalas, Kathimerini gazetesinde şu sonuca varıyor: ”Bu yöneticiler, kendilerini eleştirmeye cesaret eden herkese—İsrailli, hatta diaspora Yahudileri olsalar bile—aldatıcı bir şekilde antisemitizm suçlaması yöneltiyorlar. En kötü ve kabus gibi olan kısmı ise Holokost’u bile mazeret olarak kullanmalarıdır.”
Lefkoşa tüm bunlar hakkında ne diyor? Gazze’de Riviera tipi bir düzenlemeyi bölge için uygun buluyor mu? Belki de Mağusa’da kendi Rivieramız için eşzamanlı bir düzenleme bile yapabiliriz? Cumhurbaşkanı Hristodulidis, Netanyahu ile son görüşmesinde niyetlerinden haberdar edilip edilmediğini bize bildirmedi…
Bu köşe yazısı ilk defa 21.05.2025 tarihinde yayımlanmıştır.
Kaynak: GAZZE, RİVİERA VE MAĞUSA