| POLİTİKA |HALKIN SESİ

GERÇEKTEN SİZ BUNA “SEÇİM” Mİ DİYORSUNUZ?

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Gerçekten siz, Ekim ayında kurulacak sahneye “seçim” mi diyorsunuz?

Her geçen gün biraz daha kirleniyor…

Her geçen gün biraz daha çirkinleşiyor…

Hatta komikleşiyor…

Kirli avuçlarınızın içindeki “devletçik” ise adeta “maskara” oluyor…

AKP rejimi ve buradaki “taşeronlar”ı, 2020 Ekimi’ndeki “seçime müdahale” stratejisini değiştirmiş görünüyor.

2020’deki müdahale; hoyratçaydı, alaturkaydı ve çok “sert” olmuştu…

Tehditlere aldırmayan, inatla adaylıktan çekilmeyen Akıncı’nın üzerine giderken “şiddet” dozlu yöntemler söz konusuydu.

MİT ajanlarıyla, elçinin Beyaz Ev davetiyle, doğrudan tehditler yoluyla yapılan “müdahale”ye bu kez gerek kalmadığı kanaatine varmış olmalılar…

Bu topraklarda daha “soft” yöntemlerle, dilediğini seçtirebileceğini anlayan Ankara, şimdilik “doğrudan tehdit” diye algılanabilecek operasyonlara gerek görmedi.

İşe, yerel siyaseti yeniden “dizayn” ederek başladı.

Daha profesyonelce… Daha saman altından su yürüterek…

Önce, Ersin Tatar UBP adayı olmaktan vazgeçirildi. “Bağımsız” olarak seçimlere girmesi, iki küçük partinin aday çıkarmaması ve Tatar’a açık destek vermesi sağlandı.

Ersin Tatar’ın Erdoğan’la “photo-shop”lu posterleri “kampanya”nın ilk görseli oldu…

Ankara’dan gönderilen “Ay yıldız, aynı yoldayız” sloganıyla “algı” taarruzu başladı.

Ancak bizim mahalle politikacıları bu işlere pek akıl erdiremedikleri için uzaktan baktılar ve “mangos” oldular…

Bu defa Ankara; “Herşeyi benden beklemeyin, kıpırdayın biraz” diye fırça atınca kolları sıvadılar…

Ancak onların uzmanlık alanı “siyasi rüşvet”ti…

Büyüklerinden, eski politikacı abilerinden bunu öğrenmişlerdi…

UBP; kurulduğu günden beri bir “menfaat çetesi” gibi “gör beni göreyim seni” şiarıyla hareket ediyordu…

“Üleşmeyi” oya dönüştürmekte epeyi tecrübe sahibiydi.

Savaş sonrası ganimetini “rüşvet” olarak kullanmaktan başka bir becerileri yoktu…

İlk hedef kitle olarak “kamu görevlileri” belirlendi. Maaşlarında iyileştirmeler yapıldı.

Sendikalarda belirli bir “uyuşukluk” sağlandı.

Son iki yıldır herşey “seçimlere” göre düzenlendi.

Önce, köy köy gezerek Rum mallarını “kırsal kesim arsası” diye dağıttılar…

İnsanların ellerine birer “hak sahipliği belgesi” tutuşturup, yanlarında sırıtarak poz verdiler…

Üstelik bu mide bulandıran “rüşvet” görüntülerinden ırkçı bir “haz” aldıklarını, salya sümük paylaşımlarla Facebook’lara taşıdılar…

“Rumun malını Türk’e dağıttık” diyerek ne kadar kafatasçı olduklarını, ne kadar kin ve nefret kustuklarını gizlemediler.

Arkasından “sosyal konut hak sahipliği belgesi” diye birşey icat ettiler.

Müracaat eden yüzlerce yurttaşı salonlara çağırıp “üleştirme” siyasetini yaydılar…

Yetmedi…

En az üç bin T izni, kiralık araç izinleri dağıttılar…

Yetmedi…

“Gazi” diyerek uyduruk bir “unvan” yarattılar, istediklerine binlerce “gazilik” kartı dağıttılar.

Yetmedi…

148 kişiye “Tasdik memuru” izni verdiler…

Yetmedi…

En az 600 kişiye “silah” izni verdiler…

Yetmedi…

Seçim yasaklarına bir gün kala 124 kişiye “istisnai yurttaşlık” dağıttılar…

En “istisnası” için ise Bakanlar Kurulu’ndan ayrıca karar çıkardılar…

Yurttaş olmadığı halde burada siyasi faaliyet sürdüren, 22 Ocak 2018’de Avrupa gazetesine yönelik “linç” kampanyasını örgütleyenlerden biri olan “kriminal” AKP’li kişiye “iyi ahlak sahibi”dir diyerek vatandaşlık verdiler.

Yetmedi…

Bir gecede kararname ile askerlik yasasını değiştirerek eşe dosta “bedelli” hakkı tanıdılar.

Yetmedi…

On bin 750 kişiye “doğrudan rüşvet” verecekler…

Halen sosyal yardım alan, özel gereksinimli, şehit ailesi, gazi ve malullerin her birine 10 bin lira dağıtacaklar…

Yetmedi…

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kendi ülkesinden gelen “nüfusun” yoğun olduğu Karpaz’da kahve toplantılarında Tatar için kampanya yaptı.

Tabii; bu “üleşme”den istediği payı koparamayanlar oldu…

Ağlayanlar, UBP’yi topa tutanlar, istifa edenler oldu…

Sabahattin İsmail gibi Başbakan’a “sahtekâr” diyenler bile çıktı aralarından…

Başbakan “fırtınalı denizlerin kaptanıyım” diyerek bunlara ağzının payını verdi.

Gerçekten de Ünal Üstel; popülizm konusunda Eroğlu’nu bile geride bırakacak bir “beceriye” sahip olduğunu gösterdi.

Bu “küslere” de emin olun ki birşeyler dağıtacak ve ağızlarını kapatacak…

Bu konuda kendi bakanlarına, yakın çevresine, bürokratlara yaptığı “kıyakları” gözardı edemeyiz.

Hele bazı işadamlarına…

Bir çırpıda “Yavuz Çıkarma Plajı”nı birilerine peşkeş çekmekten zerre kadar çekinmedi. Karşısına çıkanlara da “cezasını” anında verdi.

Bu arada iki büyük yandaş “TC’li yatırımcı”nın da bu seçimlerde “katkılarını” sakın küçümsemeyin…

Onlar da devrede…

Elektrikteki “mamma”yı yiyen AKSA, gazetesiyle Ersin Bey’in yanında…

Ercan’ın “mamma”sını yiyen Emrullah Turanlı ise, “bu çorbada bizim de tuzumuz olsun” diyerek propaganda uzmanlarına bir “yalan rüzgârı” videosu hazırlattı. KKTC’yi “bubasının çiftliği” gibi dönüştürüyor, tarımdan turizme yalanlar ve hayallerle “yeni ufuklara yelken açacağımızı” müjdeliyor.

Turanlı; adadaki sıcaklığı düşüreceğini, burasını tarım cenneti yapacağını, kumsallar, limanlar, güneş tarlaları ve patlayan ihracatla Ersin Tatar için “algı” yaratmaya çalışıyor.

Sözün kısası, AKP bir “heyula” gibi Kıbrıs’ın üzerine çökmüş bulunuyor.

Kendisini “Kıbrıslı” hisseden her birey bu yaşananları içine sindirmemeli…

Seçim rüşvetine aldanmamalı, dıştan müdahaleyi görebilecek kadar gözleri açık olmalıdır.

Bu köşe yazısı ilk defa 26.08.2025 tarihinde yayımlanmıştır.

Kaynak: GERÇEKTEN SİZ BUNA “SEÇİM” Mİ DİYORSUNUZ?

image_printPrint
Share:
HASAN KAHVECİOĞLU | HALKIN SESİ
Hasan Kahvecioğlu, 1952 yılında Lefkara köyünde doğdu. 1967 yılından beri Kıbrıs Türk basınında yazıları yayımlanmaktadır. Kurucusu olduğu Ortam gazetesinde uzun yıllar Genel Yayın Yönetmenliği ve köşe yazarlığı yaptı. Halkın Sesi, Bozkurt, Kıbrıs Postası gibi gazetelerde çalıştı. Yıllarca BRT’de “Güncel” ve “Doğruya Doğru” adında halk katılımlı salon programları hazırlayıp sundu. Kanal T ve Genç TV’de medya konularını ele alan tartışma programları hazırlayıp sundu. Radyo Mayıs’ın kurucusudur. Genel Yönetmeni olduğu bu radyoda uzun yıllar günlük programlar sundu. Bu radyoda İki dilli “Adamızın Sesi” programının yapımcısıdır. Politis gazetesinde yıllarca yazılar yazdı. Astra Radyosu’nda iki dilli programlar sundu. Halen, Halkın Sesi gazetesinde yazmaktadır. Yazıları Ahval, Avrupa, Nokta Kıbrıs’ta da yer almaktadır.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR