ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Birinci Mustafa iki kez saltanata çıkan bir Osmanlı Padişahıdır…
İkinci saltanatı sırasında “Veli Mustafa” olarak anılmıştır.
Kıbrıs, Osmanlı adasıyken 1591 yılında Dünya’ya gelen Veli Mustafa, İstanbul’da 1639’da ölmüş…
-*-*-
Mustafa, ne yazık ki, “ruh hastası”dır…
-*-*-
Çeşitli kaynaklara göre I. Mustafa’nın ilk saltanatı 96 gün, ikinci saltanatı ise 1 yıl 3 ay 22 gün sürdü.
-*-*-
Psikolojik rahatsızlığının zamanla geçeceğini savunanların ısrarıyla padişah yapıldığı iddia edilir…
Ama bu rahatsızlık hiç geçmedi…
-*-*-
Menfaatlerini I. Mustafa’nın padişahlığının devamında gören kimseler, onun keramet sahibi bir veli olduğunu iddia ediyordu.
(Veli dediler çünkü koskoca padişaha deli diyemiyorlardı – bu arada belirtmiş olalım)…
-*-*-
Ancak, “Veli” bir türlü iyileşmedi…
Aklî zayıflığı nedeniyle padişahlık yapamayacağı anlaşıldı…
Ve I. Mustafa’nın tahttan indirilmesi sağlandı.
Bulunduğu odanın kapıları üstüne kapatılarak hapsedilen I. Mustafa’nın yerine II. Osman tahta çıkarıldı.
Veli Mustafa’nın ikinci kez tahta oturması ise II. Osman’ın öldürülmesiyle sonuçlanan ayaklanma ile oldu.
-*-*-
Veli Mustafa’nın en iyi yaptığı şeylerden biri, denizdeki balıklara para atmasıymış…
Hatta bu yüzden Osmanlı hazinesi sıkıntıya bile girmiş…
Haaa bir de Osmanlı Divanı toplantıdayken içeriye girip, vezirlerin kavuklarını alarak yerde yuvarlamaktan çok hoşlanıyormuş!
Eğlenceli adam anlayacağınız!
-*-*-
İsveç Kralı 14’üncü Erik…
İddialara göre gerçek bir paranoyaktı. Sürekli tahtının ele geçirileceğini düşünüyordu bu yüzden duyabileceği uzaklıkta gülümseyen, fısıldaşan pek çok insanı idam ettirdi.
XIV. Eric (15 Aralık 1533’te doğdu, 26 Şubat 1577’de öldü…
1560’ten 1568’e kadar İsveç kralı olarak görev yaptı…
-*-*-
Avusturya İmparatoru 1. Ferdinand…
İmparator, tahta çıktığı zaman ilk emri; “Ben bir kralım ve köfte istiyorum” şeklindedir…
Kıbrıs köftesi mi Adana mı, çiğ köfte mi?
Değil!
Avusturya köftesiydi her halde istediği…
-*-*-
Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus, daha çok Caligula takma adı ile bilinen, 37 – 41 yılları arasında görev yapmış, Roma İmparatorluğunun üçüncü imparatoru. Aşırı savurganlığı, tuhaflığı, ahlaksızlığı ve acımasızlığıyla tanınır, despotluğuyla hatırlanır.
Roma İmparatoru Caligula, uzun boylu ve kıllıydı… Çok kıllı olduğu için, huzurunda keçilerden bahsetmeyi yasakladığı söylenir. Atı Incitatus için lüks bir ev inşa etti ve aynı atı konsül yüksek makamına atamaya çalıştı, ancak terfiyi tamamlayamadan öldürüldü…
-*-*-
Ve bu da son…
18’inci Osmanlı padişahı ve 97’nci İslam halifesi Sultan İbrahim…
Sultan İbrahim, üç erkek kardeşi IV. Murad tarafından öldürtülmüş, 23 yıl kafes denilen bölümde yaşamış, öldürülme korkusu nedeniyle sinirleri bozulmuş biri olarak 25 yaşında tahta çıktı.
-*-*-
Sultan İbrahim’in samur kürke ve ambere aşırı düşkünlüğü nedeniyle “kürk ve amber vergisi” denilerek halktan para toplandı.
Üstelik bu düşkünlüğü kedilere varıncaya dek sarayı samurla donatmasına neden oldu.
İbrahim sevdiği kedilere samur kürk giydirerek dolaştırıyordu.
-*-*-
Kadınlara oldukça düşkün olan Sultan İbrahim, devletin en önemli haslarını kadınlarına vermekteydi.
Bir defasında İstanbul’daki en iri – en şişman kadının kendisi için bulunmasını emretmiş ve bulunan bu kadından memnun kalınca Şam’ın tüm gelirlerini ona bağışlamıştı.
-*-*-
Kadınlara olan düşkünlüğü Varvar Ali Paşa İsyanı’nın çıkmasına sebep oldu. Sultan İbrahim’in İpşir Paşa’nın Sivas’taki nikahlı eşini kendine istemesi Varvar Ali Paşa İsyanı’na neden oldu.
İsyan eden Varvar Ali Paşa idam edildikten sonra kesilen başı İstanbul’a yollandı.
Döneminde görevliler mevki ve geleceklerini Sultan İbrahim’in kadınlarından bekler olmuşlardı.
-*-*-
Sıkıntılarını gidermek için üfürükçüleri saraya dolduran Sultan İbrahim, Cinci Hoca olarak bilinen bir üfürükçüye özel ilgi gösteriyordu. Sultan İbrahim’i etkisi altına alan Cinci Hoca için dayalı döşeli bir saray inşa ettirildi.
Asıl amacı maddi kazanç elde etmek olan Cinci Hoca, sorumluluğu altındaki ilmiye kadrolarını rüşvetle satarak çok büyük bir servetin sahibi oldu.
Ezik UBP’ye yazık!
Yalanlar ve saçmalıklar, UBP’lileri “savunmasız” hale soktu…
Sevgili Hasan Hastürer geçen hafta oturup Meclis’i takip etmiş ve “Hükümetin nicel çoğunluğu var ama nitel çoğunluk yok” saptamasını yapmıştı.
Çok doğrudur!
Çünkü UBP’de son yaşananları çıkıp da savunacak biri olamaz!
Hiçbir akıl, hiçbir mantık, son yaşananları savunamaz!
-*-*-
Ne Faiz Sucuoğlu’na yapılan darbe; ne Ersin Tatar’ın abuklukları, ne Kıbrıs siyaseti, ne Azerbaycan meselesi savunulabilir durumdadır…
-*-*-
Düşünün, “Gelin Ercan’ı uluslararası uçuşa açmayı konuşalım” diyecek noktaya gelen Rum tarafına, o kadar basiretsiz bir liderliğimiz var ki, yanıt bile veremiyor…
Yıllarca bu talebi dile getiren UBP zihniyeti ise acizlik içerisinde; mutlak anlamda sessiz kalmayı tercih ediyor.
Çünkü biri çıksa ve bir şey dese, “vaaaay sen anavatanımıza mı?” diye ağzına potinle girebilirler…
Çünkü anavatanın dış siyaseti şu anda bu saçmalığı emrediyor!
Ve Tatar dahil tüm UBP buna biat ediyor!
-*-*-
Biliyor musunuz?
UBP, Kemalist – militarist bir yapının devamının ürünüdür.
Aslında UBP’nin Türkiye’de işbirliği yapacağı en son parti, anti – Kemalist Ak Parti olmalıdır.
Ancak düşünün ki geldiğimiz noktada, şeriatçı – Atatürk düşmanlığını gizlemeyen bir siyasi partinin emrine girmiş, Atatürk adını ağzına almaktan çekinen bir UBP vardır…
-*-*-
Haliyle, hiçbir UBP yetkilisi, bakanı, vekili, ilçe başkanı veya falancası şu anda “ağzını açacak” durumda değildir.
Düşünün ki parti adına, Tatar’ın ofisinden açıklama yazılmaktadır ve o koskoca parti, “doğrudur biz yazdık” diye yalan açıklama yapmak zorunda bırakılabilmektedir!
Yazık ki ne yazık!
Ne ezik, ne ezik!
Kıbrıs Cumhuriyeti İstatistik Hizmetleri açıkladı… 2022’nin ilk dört ayında Kıbrıs’a 534 bin 40 turist gelmiş… Güney tabii ki… Geçen yılın aynı dönemindeki rakamın tam on katı… Güney Kıbrıs, pandemi öncesindeki 2019 rakamlarını yani turizm patlamasına çok yaklaştı… Üstelik Ukrayna – Rusya savaşı da çok etkiledi… Peki eşit ve egemen KKTC mi? Cumhurbaşkanı, önce kendini eleştirenleri bir dövsün; siz ondan sonra turist görün; yağacak buraya yağacak! Turist yağacak! Anavatanın da desteğiyle, Rumlar kıskançlıktan çatlayacak! Ercan’ı uluslararası uçuşlara falan açmanın anlamı yok çünkü Ersin Tatar, gerekirse bir süpermen gibi yüzerek – uçarak turist getirecek! Ama dediğim gibi, önce muhaliflerini dövsün; sonra! Fotoğraf mı? 150 yıl kadar önceki Girne… Keşke böyle kalabilseydi…
Kaynak: TARİH DELİ DOLUDUR!