ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Merkezi İhale Komisyonu’nun Başkanı ve bir personeli, “rüşvet ve görevi kötüye kullanma” gerekçesiyle tutuklandı… Ben “onlar suçludur” demiyorum, kendimi yargı yerine koyacak değilim. Kim bilir, belki de haklarındaki iddiaları çürütüp, suçsuz olduklarını da kanıtlarlar… Bunu zaman gösterecek.
Ancak ‘Merkezi İhale Komisyonu’ gibi önemli devlet kurumunun “rüşvetle”, “yolsuzlukla”, “görevi istismarla” anılması bile korkunç bir durumdur. Bu olaylar, devlet daire ve kurumlarına güvensizliği artırıyor, hatta halkın devlete olan aidiyetini köreltiyor…
Ne günlere kaldı bu ülke? Nerede bir “ihale” geçse oradan pis koku gelir oldu… Herkes şüpheyle bakıyor her ihaleye… “İhale” kelimesini sevimsiz hale getirdiler…
Kuzey Kıbrıs’ta yüzsüzlüğün, arsızlığın, açgözlülüğün, modern haramiliğin hâkim olduğu bir düzen yaratıldı.
Her türlü yolsuzluk, usulsüzlük, yasa dışılık, ne yazık ki şımarıklığa varan bir fütursuzlukla yapılıyor.
Yolsuzlukla hadsizlik birleşmiş durumda, her türlü pisliği yapanlar, kendilerine bir şey olmayacağını, bir şekilde yırtacağını düşünüyor.
Bugüne kadar “Yapanın yanına o kadar çok kaldı ki” bunu görenler “Bize de bir şey olmaz” diye düşünüyor.
Kamu düzeni, çürümüş bir yapıya büründü ve her geçen gün daha kötü oluyor… Hızla çürüyor tüm değerler…
Görevi “hizmet”, “denetim” veya bir tür “hakemlik” olan devlet dairelerimiz ve kurumlarımızın getirildiği durum içler acısıdır… Buralardaki yolsuzluklar, ne kadar felaket bir durumda olduğumuzu gösteriyor.
Kamu düzeni, halka hizmet yerine birilerinin rant sistemine dönüşmüş durumda.
Ne ilginçtir ki bazı olaylar, bazı usulsüzlükler biliniyor, konuşuluyor ama ortaya çıkmıyor… Hırsızlar, arsızlar muteber kişi gibi etrafta dolaşıyor. Hazır bazı yolsuzluklar bir şekilde ortaya çıkınca peşini bırakmamalı, çorap söküğü gibi gelmeli arkası…
Örneğin Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’ndeki “diploma yolsuzluğunun” ortaya çıkması, usulsüzlüklerin üzerine gitmek için bir fırsattır aslında.
Bu ülkede ne kadar çok yolsuzluk, usulsüzlük, yasa dışılık olduğunu ve bu konuda ne kadar ileriye gidilebileceğini ne kadar hadsiz davranılabileceğini gösteren korkunç bir örnektir diploma yolsuzluğu.
Bazı menfaatler karşılığında kişilere bir saate “lisans”, “yüksek lisans” ya da “doktora” diploması verecek kadar kendinden geçen yöneticiler ve bunu kabul edecek kadar şuurunu yitirmiş insanlar olduğunu gördük.
Ancak daha da acısı, bu diploma yolsuzluğunun devletin içine sızması, üst düzey kamu yöneticilerini, siyasileri, polisleri, askerleri de içine çekmiş olmasıdır… Sahte diploma alıp da halen deşifre olmayan kişiler bulunduğu da iddia ediliyor…
Elde edemeyeceği makamları sahte diploma ile alıp yükselme, yolsuzlukla daha fazla gelir ve itibar kazanma çabası, çürümenin hayat bulmuş halidir.
Hiçbir emek harcamadan, bir saatte diploma alma, kamuda statüsünü yükseltme girişimi, yolsuzlukla birlikte vicdansızlıktır da… Bir insan vicdani duygularını kaybederse, utanmayı unutursa, başkalarının hakkını gasp ettiğini aklına getirmezse ya da umursamazsa ve tabii ki yasaları çiğnemekten çekinmezse, yapmayacağı kötülük kalmaz.
Bir yerde zaten çürüme varsa, bunların hiçbirinin önemi kalmıyor.
Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nin sahipleri, yönetici diye atadıkları kişilerin, üniversitenin parasını sahtekarlıkla hesabına geçirdiği, kendilerini dolandırdığı gerekçesiyle polise şikayetçi oldu. Bu şikayetle birlikte “diploma yolsuzluğu” da ortaya çıktı. Ya şikâyet etmeseler… Şikâyet etmeseler, haksızca diploma alan kişiler hiçbir şey olmamış gibi, muteber insan edasıyla aramızda dolaşacak, erişmek istediği makama ulaşacaktı…
Acımasız bir değerlendirme olarak gelebilir size ama sahte diploma almaya tenezzül eden kişi daha fazlasını yapmaz mı? O vicdani muhakemesini kaybeden kişiden her şey beklenmez mi?
Sahte diploma olayını rastgele öğrendiğimize göre, kim bilir nerelerde ne yolsuzluklar yaşanıyor da üstü örtülü kalıyor.
Kurumların başına neden liyakatsiz kişiler atanıyor, şimdi daha iyi anlıyorsunuz değil mi? Tabii ki onları daha iyi kullanabilsinler diye…
Ülkeyi yönetenler, atadıkları kişilerden sorumludurlar. Atadıkları kişiler yolsuzluklara karışacak ve kendileri bundan sorumlu olmayacak mı?
UBP Girne Kadın Kolları Başkanı da “sahte diploma” aldı ama bundan rahatsızlık duyması gerekenler, ona mahkemeye çıkarken kıyak yaptırıyor, basın mensupları duruşmayı izlemesin diye yargıyı da siyasete bulaştırarak, onu sabah çok erken saatlerde mahkemeye çıkarttırabiliyorlar. Ya da söz konusu şahısın dosyası, yargı süreci geciksin diye sürekli olarak polis ile savcılık arasında gidip gelebiliyor…
Ha, “İşte dün UBP Girne Kadın Kolları Başkanı görevden alındı” diyebilirsiniz. Tabii ki isteyerek olmadı bu, tamamen mecburiyetten… Toplum baskısı, parti içi baskı ve muhtemelen icazet alınan yerlerden gelen telkinle oldu bu görevden alma… Sırf Girne Kadın Kolları Başkanı’nı görevden almak için “toplu görevden alma” süsü de verdiler buna ve yok yere Lefkoşa ve Mağusa Kadın Kolları Başkanlarını da kurban ettiler… Akıllarınca gerçeklik süsü de kattılar…
Konumuza dönecek olursak; kamuda birçok kişi rant çetesinin üyeleri gibi hareket ederken hangimiz rahatız ki? Çürümenin durması için yolsuzluklara, usulsüzlüklere, görevi ihmallere savaş açmak lazım.
Yolsuzluklardan rahatsız olan vatandaşlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, baskı unsuru olmalı. Hükümetler, ülkeyi yönetenler kendi dönemlerinde yaşanan yolsuzluklardan sorumlu tutulmalı, hatta yargılanmalı. Ülke yöneticilerinin partilileri olan suçluları kayırma çabalarına sert tepki gösterilmeli…
Polis kamudaki yolsuzluklara karşı daha cesur olmalı, kamuoyu desteğiyle daha da cesaretlendirilmeli. Savcılık kendini toparlamalı, illaki ülkeyi yönetenlerden yana değil, adaletten, yasaların gerekliliğinden yana olmalı, mahkemeler yolsuzluklarla ilgili davaları daha çabuk tamamlamalı ve mümkün olduğunca ibret verici cezalar vermeli…
Namuslular, namussuzlardan daha cesur olmalı ki çürümenin önüne geçilsin…
Bu köşe yazısı ilk defa 14.11.2025 tarihinde yayımlanmıştır.
Kaynak: YÜZSÜZLÜK, HADSİZLİK, ARSIZLIK, MODERN HARAMİLİK SARDI HER TARAFI…





