ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Temsilciler Meclisi Başkanı olarak kalmak için DİKO ile bir anlaşma yapmak ve 2028’de bir DİKO adayını desteklemek? Temsilciler Meclisi Başkanlığı için Nikolas’ı desteklemek ve 2028’de bir DİSİ adayını desteklemesi için DİKO ile bir anlaşma yapmak? Ya da hiç kimseyle anlaşma yapmamak mı? Peki DİKO ‘bölünmüş’ bir Pindarou [Editörün notu: DİSİ genel merkezinin adresine atıf] ile anlaşmaya hazır mı? Yoksa AKEL Genel Sekreteri’nin 2028’e kadar daha geniş çerçevedeki işbirliği davetini tercih mi edecek? Yoksa seçmenler 2026’da işleri tersine çevirerek planlarını bozacak ve senaryolar da çöp kutusuna mı gidecek…
Annita Demetriou Demokratik Seferberlik Partisi’ni tarihinin en kritik aşamalarından birinde devraldı. Bu köşede geçen gün yazıldığı gibi, söz konusu kriz 2003 yılındakinden çok daha kötü görünüyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ikinci en yüksek makamına ve daha sonra da DİSİ’nin Başkanlığına gelmiş Kıbrıs’ın en genç politikacısı, bir yıldan bu yana oldukça zor, ve henüz durulamamış bir parti meselesini yönetmekle sınanıyor.
‘Sahadaki’ ilk siyasi sınavında, yani 2024 Avrupa seçimlerinde, DİSİ’yi liderlikte tutmayı başardı, ancak çok ciddi yüzde kayıpları vererek sadece %24.78 gibi tarihsel anlamda en düşük oranı elde etti.
22 aydan kısa bir süre içinde ikinci ve en önemli sınavı, Parlamento seçimleri olacak. ‘En önemli’ diyorum çünkü bilindiği üzere her Parlamento seçimi Parti Gücünü ve partilerin [siyasi] haritadaki sıralamasını belirlerken aynı zamanda bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de habercisidir. Parlamento seçim sonuçlarının yönetilmesi ve Temsilciler Meclisi Başkanı seçimi için yapılan siyasi hamleler, yaklaşmakta olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini—duruma ve şartlara göre az ya da çok—etkiler.
İşte bu süreçte (Temsilciler Meclisi Başkanı seçimi) yeni oluşan ittifaklar test edilir, bu süreçte işbirliği eğilimleri ve niyetleri belirginleşir, bu süreçte Partiler teorik değil pratik anlamda ‘taraf olmaya’ çağrılır.
Dolayısıyla Annita Demetriou, bir yandan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı, diğer yandan da DİSİ’deki parti içi seçimlerin takip edeceği 2028 yılını göz önünde bulundurarak birçok konuyu yönetmek zorunda. Ve genç bir siyasetçinin Pindarοu’nun başında sadece bir dönem görev yapmak istemeyeceği kesin çünkü bu—siyasi olarak—bir başarısızlık anlamına gelecektir.
Bu nedenle önünde çok önemli bir 45 ay var.
İlk olarak, 2026 yılında gerçekleşecek Parlamento seçimlerinde ciddi rakamlar elde edebilmesi için DİSİ’de sükûneti sağlamalıdır.
DİSİ Başkanı’nın Parlamento seçimleriyle ilgili olarak karşılaşacağı, izleyeceği stratejiyi özellikle ‘açıklığa kavuşturacak’ ve Annita Demetriou’nun nasıl bir DİSİ istediğini de ortaya koyacak ilk büyük ikilem şudur:
DİSİ oy pusulasına bir yandan ‘Hristodulidis rezervinden’ oy alabilmek, diğer yandan da ELAM’a doğru kayanları durdurabilmek, ya da daha önce ELAM’a oy vermiş seçmenleri geri getirebilmek için ‘DİSİ-Hristodulidis sadıklarını’ ve ‘Popüler Sağ’ın DİSİ destekçilerini’ dahil edecek mi?
Yoksa seçilmesi halinde ‘parti içi kışkırtıcılara’ dönüşme ihtimali olan kişilere yer vermemeyi mi tercih edecek?
Annita Demetriou’nun 22 aydan kısa bir süre içerisinde karşı karşıya kalacağı ikinci büyük ikilem, ki bu da hem DİSİ’nin hem de Annita’nın Siyasi bir figür olarak kendi geleceğini ilgilendireceği için Stratejiktir, 2028 Başkanlık seçimlerini de göz önünde bulundurarak Temsilciler Meclisi Başkanlığı için ittifak ve işbirlikleri yapmaya çalışıp çalışmayacağıdır.
Bu konuda Annita Demetriou’nun çok fazla değil, sadece üç seçeneği var. Şimdi bunlara bir göz atalım ve ardından artı ve eksilerini yorumlayalım.
Birinci seçenek. Annita Demetriou, Temsilciler Meclisi Başkanı olarak yeniden seçilmesi için DİKO (ve Temsilciler Meclisine girmesi muhtemel diğer partiler) ile bir anlaşma yapar ve bunun karşılığında DİSİ, 2028 Başkanlık Seçimlerinde bir DİKO adayını destekler.
İkinci seçenek. Annita Demetriou, Nikolas Papadopoulos’un Temsilciler Meclisi Başkanı olarak seçilmesi için DİKO (ve Temsilciler Meclisi’ne girmesi muhtemel diğer partiler) ile bir anlaşma yapar, DİKO da bunun karşılığında 2028 Başkanlık Seçimlerinde bir DİSİ adayını destekler.
Üçüncü seçenek. İttifaklar ve dolayısıyla taahhütler olmadan ilerler, ve buna göre hareket eder.
Her bir seçeneğin artı ve eksilerine bakmadan önce, Annita Demetriou’nun geçen gün (25/7) bizzat yaptığı açıklamada vermeyi ihmal etmediği, şu andan itibaren 2028 ile ilgilenmediği ve Temsilciler Meclisi Başkanlığını tercih ettiği mesajına dikkat çekmek gerekir. Özellikle bir öğrencinin 2028 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı sorusunaolumsuz yanıt veren Demetriou şöyle devam etti: “2028 ile ilgilenmiyorum. Ben ülkemin iyi durumda olmasıyla ilgileniyorum. Meclis’e bilgili insanların girmesiyle ilgileniyorum. Meclisi seviyorum. Yasama çalışmalarından çok keyif alıyorum. Eğer birisi bana Meclis ve Cumhurbaşkanlığı arasında bir seçim yapmamı isteseydi, Meclis’i seçerdim.”
Net bir mesaj. Siyasi imalar içermeyen bu tutum, Annita Demetriou’nun 2026’da Temsilciler Meclisi Başkanlığına yeniden seçilmesini sağlayacak bir anlaşmaya varmaları halinde, 2028’de DİSİ’ye güvenebilecekleri bir anlaşma vadedebilecekleri mesajını Nikolas Papadopoulos’a verdiği anlamına geliyor. Bu, Nikolas Papadopulos’a gönderilen ikinci mesaj, zira birkaç gün önce AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu da kendisiyle yapılan bir söyleşi sırasında 2028’e yönelik olası bir işbirliği mesajı göndermişti.
Bunlar temelinde, Annita Demetriou’nun yukarıdaki üç seçeneğine ilişkin pek çok detay açıklığa kavuşmaktadır.
DİSİ Başkanının Temsilciler Meclisi Başkanı olarak devam etme pozisyonu göz önüne alındığında, üçüncü seçenek (yani ittifaklar olmadan devam etmek), DİSİ’nin Temsilciler Meclisi Başkanlığını kaybetmesi ve 2028’e bakıldığında ittifaksız kalması gibi büyük bir risk yaratması gibi büyük bir dezavantaja sahiptir. Çünkü DİSİ, DİKO ile ittifak kurmazsa, AKEL kuracaktır.
Üçüncü seçeneğin ARTISI, DİSİ’nin taahhütler ve bağımlılıklardan uzak kalarak Topluma karşı taviz vermeden kendi yol ve siyasetinde ilerlemesidir. Ancak, bu yalnızca Toplumu ikna etmesi koşuluyla geçerlidir (ve bu Parlamento seçimlerinin sonuçlarıyla ortaya çıkacaktır).
İkinci seçenek (Nikolas Papadopulos’un Temsilciler Meclisi Başkanı olarak desteklenmesi yoluyla DİKO ile anlaşmaya varılması, ve DİKO’nun 2028 için bir DİSİ adayını desteklemesi), DİSİ’nin en azından Ekonomi açısından aynı pozisyona sahip olduğu bir parti ile stratejik bir ortaklık kurması, ve 2028 Başkanlık seçimlerine Annita Demetriou ya da Averof Neofytou, veya başka bir kişi ile yelken açması bakımından ARTIYA sahiptir.
Ancak, Annita Demetriou’nun Temsilciler Meclisi Başkanlığından ‘vazgeçeceği’ ve aynı zamanda 2028’de Cumhurbaşkanlığı için aday olmayacağını düşünmek saflık olur. Pozisyonu göz önüne alınırsa (2028 ile ilgilenmemesi ve Temsilciler Meclisi Başkanlığını tercih etmesi), bu seçenek muhtemelen DİSİ Başkanının büyük resmi içerisinde yer almamaktadır.
Bu seçeneğin (DİKO ile stratejik ittifak) ‘EKSİSİ’, DİSİ’nin Temsilciler Meclisi Başkanlığını kaybetmesi durumunda buna ek olarak diğer çeşitli politika konularında (örneğin Kıbrıs Sorunu gibi) taviz vermek zorunda kalması ve dahası 2028’e ‘umuttan bir tekne’ ile yelken açmasıdır [Editörün notu: Stella Greca’nın “Πάμε στο άγνωστο”, ‘Bilinmeyene gidelim’ adlı şarkısına atıf]. Yani, adayının Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısı kesinleşmeden.
Birinci seçenek (Annita Demetriou’yu Temsilciler Meclisi Başkanlığı için desteklemesi ve karşılığında 2028 adayının DİSİ tarafından desteklenmesi yönünde DİKO ile anlaşma) iki ARTIYA sahiptir. Biri DİSİ, diğeri de Annita’nın kendisi için. Birincisi, DİSİ Cumhuriyet’in en yüksek ikinci makamını himayesinde tutmaya devam ediyor. İkincisi, Annita 2031 yılına kadar en yüksek ikinci makamdaki siyasi varlığını güvence altına alıyor ki bu da Haziran 2028’deki parti içi seçimlerde Annita’nın DİSİ Başkanlığını (2028 Başkanlık Seçimlerinin sonucundan büyük ölçüde bağımsız olarak) 2033 yılına dek bir iktidar pozisyonundan elde edebileceği anlamına geliyor. Çünkü aynı zamanda Temsilciler Meclisi Başkanı da olacak mevcut Başkanınızın parti içinden aday çıkması ve DİSİ’yi yönetmesi için başka bir kişiyi seçmesi siyasi bir oksimoron olacaktır. Elbette işler tepe taklak olmazsa.
EKSİ. Bu seçeneğin en büyük ‘eksisi’, tercih edilmesi halinde DİSİ’nin bir İktidar Partisi olarak tarihinde ilk kez Cumhurbaşkanlığı yarışına kendi adayını çıkarmadığı için ‘zayıflayacak’ olmasıdır.
Annita Demetriou’nun seçeneklerinin, karşı tarafta istek bulunduğu sürece mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Yani DİKO‘da. Çünkü DİKO için AKEL ile ortaklık, halihazırda bölünmüş durumda olan DİSİ ile ortaklıktan daha ‘net’ ve ‘doğrudan’ olabilir, ve ayrıca 2028’de Nikos Hristodulidis yeniden aday olacağından Pindarou taraftarları kendi aralarında yeniden bölünecektir.
Not: Mevcut Cumhurbaşkanı’nı DİSİ Başkanı’nın olası senaryolarına dahil etmedim, çünkü bu artık çok düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Not 2: Tüm bunlar partilerin kulislerinde tartışılıyor. Ancak tüm bunlar SADECE partilerin yüzdelik güçlerini korumaları veya artırmaları halinde mümkün görünüyor. Çünkü Vatandaşların 2026 seçimlerini alt üst etme ihtimali de var ki bu durumda tüm bunların çöp kutusuna gitmesi oldukça muhtemel.