ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Parti liderlerinin Ulusal Konsey’de Nikos Hristodulidis’e ne sorduğunu bilmiyorum ve tabii sorduklarına ne cevap verdiğini de bilmiyorum ama öğleden sonra ve akşamları kurdele keserken, temel atarken ve büst açarken bir araya geldiği gazeteciler arasında hiçbiri ona şunu doğrudan sormadı: Guterres çerçevesini ve yakınlaşmaları kabul ediyor mu, etmiyor mu? Üzerinde mutabık kalınan çerçevede müzakereleri kabul ettiğini söylediğinde, Guterres çerçevesini kabul ettiğini mi kastediyor? Bunları oldukları haliyle mi kabul ediyor, yoksa şartlı olarak ve şartlarını yeniden müzakere etme niyetiyle mi? Yakınlaşmaları kabul ediyor mu, yoksa bunları da yeniden müzakere edecek mi?
DİSİ ile AKEL’in açıklamalarında, ve liderleri Annita Demetriou ile Stefanos Stefanou’nun açıklamalarında Guterres çerçevesi ve Crans-Montana’ya kadar olan yakınlaşmaların kabulüne ilişkin net bir yanıt verilmesi gerektiğinden açıkça bahsettiklerini fark ettim. Ancak Ulusal Konsey’de bu ikilinin Başkan’dan pozisyonunu netleştirmesini talep edip etmediklerini ve Başkan’ın da pozisyonunu netleştirip netleştirmediğini bilmiyorum.
Önceki gün sabah, hükümet sözcüsü yardımcısı Yiannis Antoniou, yani hükümetin en titiz sözcüsü, Trito Programma’ya [CyBC radyo istasyonu] konuştu ve bir cevap vermek yerine, zekasını alttan oyarcasına kaçamakça davrandı. Sevgili Eleni Vrettou, hükümetin Guterres çerçevesini kabul edip etmediğini “açıkça” söylemesini istedi, ve o da “çerçeveyi prensipte kabul ediyoruz” diyerek devam etti: “Ancak de facto olarak—ve bu, 2017’den bugüne bizim tarafın pozisyonudur—mutlak bir şekilde kabul edilemez çünkü bazı noktalarda müzakere edilmesi gerekecektir (…) Her iki tarafın da imzalayabileceği kadar mutlak bir zemin yok. Bu bir çözüm planı değildir.”
Her şeyden önce, aslında temsilci tarafından 2-3 kez tekrarlanan bir öneriyi “prensipte” kabul etmek ne anlama geliyor? Ancak kesin olan şey, “bazı noktalarda müzakere edilmesi gerekeceğinden” önerinin her halükarda reddedildiğidir. Guterres çerçevesi seçeneklerle sunulmuyor. Yani Tatar bütünüyle, Hristodulidis ise bir kısmını mı reddediyor? Sayın Antoniou’dan bizim tarafın tam olarak neyin müzakere edilmesini istediğini açıklaması istendi ve o da anlaşılmaz bir cevap verdi: “Her şeyden önce, diğer tarafın askerlerin geri çekilmesine ilişkin garantiler konusunu kabul etmesini istiyoruz.” Başka bir deyişle, karşı taraf kabul etmediği sürece garantiler ve askerlerin çekilmesi konusunu kabul etmiyoruz? Peki bizim tarafın müzakere edilmesini istediği başka ne var?
Yedi yıllık bir açmaz ve Türk tarafının federasyon çözümünden uzaklaşmasının ardından Kıbrıs’ın kati bir bölünmenin eşiğine geldiğini kediler bile fark etti. Uluslararası toplum son bir gayretle Kıbrıs sorununun çözümü için önümüze bir çerçeve koyuyor ve bizim siyasi liderliğimiz “ama karşı taraf bunu kabul etmiyor” diye yakınıyor, hatta yeniden müzakere etmek istiyor. Gelin görün ki Cumhurbaşkanı yemek masasına güçlenmiş olarak gidiyor.
Kaynak: BÖLÜNMEDEN KIL PAYI UZAKTA