ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Adanın Rum kesiminde havanın açık olup olmadığını ve Cumhurbaşkanının 45 yaşında emekli olup olamayacağını netleştirmeye çalışırken, işgal altındaki bölgede Limasol kuleleri 30 ve 35’inci katlara yükseliyor. [Çevirmenin notu: ilk gönderme Nikos Hristodulidis’in 2018’den beri emekli maaşı aldığının ortaya çıkmasına; ikinci gönderme ise Limasol siluetinin adanın diğer bölgelerinde de taklit edilmeye başlanmasına atıfta bulunuyor]. Phileleftheros’un dün yayınladığı ilginç bir raporda “Karpaz yarımadasının doğusundan Trikomo’ya, Mesarya içerisinde ve Girne kıyı şeridinden Omorfo’ya kadar, işgal altındaki bölgelerde, çoğunluğu yabancı yatırımcıların eline geçen, benzeri görülmemiş bir şekilde konut ve ticari projeler yükseliyor” diye yazdı. Meslektaşım Nicoletta Kouroushi’nin gözlemi, işgal rejiminin bilinçli bir şekilde Kıbrıslı Rumların topraklarını satma sürecine girdiği ve böylece toprak meselesinin tabutuna çivi çaktığı yönünde.
Bu [gelişmenin] belirgin özelliğinin, okuyucular tarafından gönderilen ve birçoğu yabancı yatırımcılar tarafından satın alınan Trikomo bölgesindeki yüksek katlı inşaatları gösteren resimler olduğunu söylüyor. Üç ay önce Omega [televizyonu] tarafından yapılan şaşırtıcı bir haberde, Kıbrıslı Türklerin Skala kasabasına dönüştürdüğü (Kıbrıslı Türklerin Skala’dan buraya yerleşmelerinden sonra) Trikomo bölgesinde aniden ortaya çıkan bu kulelerin görüntülerini görmeyi başardık. [Çevirmenin notu: Larnaka’nın halk dilindeki adı Yunanca Skala, Türkçe İskele’dir] Tam bir sürpriz!
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Trikomo bölgesinde 15,000, Akanthou bölgesinde 9,000 ve Lapta-Vasileia bölgesinde 4,000 konut satıldığını söylüyor. Girne’nin merkezinde 2,400, Lefke bölgesinde 2,000, Bellapais bölgesinde 1,200 ve Karpasia’da 600 konut daha satılmıştır. Bu konutların büyük çoğunluğu (müstakil evler, apartmanlar vs.) yabancılara satılmış durumda.
Fileleftheros’un manşeti çok anlamlı: “Çalıntı topraklar üzerinde altın yatırımlar.” Daha uygun olanı şu olurdu: “Çalınmış topraklarda ödenmiş yatırımlar.” Toprak çalıntıdır, ancak yatırımlar krallar gibi ödenmiştir. Kesinlikle, Ruslar, İsrailliler, Türkler, İngilizler ve diğer yabancılar tarafından. Yarın toprak-mülkiyet meselesini tartışırken karşımızda bulacaklarımız (eğer karşılaşırsak) bunlar.
Guterres Çerçevesinin tüm olumlu yönleri ve Crans-Montana görüşmelerine kadar varılan yakınlaşmalar – ki Başkan Christodoulides bunu çözüme bir nefes kadar yaklaştığımız büyük bir başarı olarak değerlendiriyor – arasında, ilk sözü mal sahibi-yerinden edilmiş kişiye değil, [mülkün] kullanıcısı-içinde kalana veren hükmü reddediyor. Yasal olarak yerinden edilen kişi çalıntı arazinin sahibi, yasadışı kullanıcı ise yatırımı ödenmiş mülkde yaşayandır. Bu pozisyonun mantığı nedir? Mal sahibi arsasını geri alacak ve üzerinde inşa edilen 30 katı yıkacak mı? Ve eğer durum böyleyse, Larnaka havaalanı için arazinin Kıbrıslı Türk sahibi ilk sözü söylerse ne olacak?
Kimsenin yanıtlamakla ilgilenmediği son bir soru: Guterres Çerçevesi’ni reddederek, üzerinde 30 katlı modern ve lüks apartmanların bulunduğu arsanın yasal sahibi, arsası üzerinde ilk söz hakkına sahip olacak mı?
Kaynak: ÇALINTI TOPRAK ÖDENEN YATIRIMLAR