| Politika |KIBRIS POSTASI

I TOLD YOU SO

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

İngiliz dilinde sık kullanılan bir ifade var, ‘I told you so’ diye.

Türkçe meali, ‘Sana söylemiştim’ olarak geçer ama tam havasını vermez.

Aslında size bunun olacağını önceden söylemiştim dinlemediniz, şimdi ise dediğim çıktı, anlamını taşıyor bu ifade.

Dün Halkın Partisi Milletvekilleri Ayşegül Baybars ile Jale Refik Rogers partilerinden istifa ettiklerini duyurdular.

Aslında var olan durumun resmiyete kavuşmasından başka bir şey değildi ama bazı haberciler, HP’de deprem diye manşet atarak sanki beklenmeyen ve partiyi kökünden sarsan bir olay olmuş gibi yansıttılar. Halbuki, vekiller partili değil, parti vekilli değildi. Kudret Özersay Sine-i Millet kararı aldıktan sonra ipler kopmuş, parti vekilsiz, vekil kalmayı tercih edenler de partisiz kalmıştı.

Dün yaşanan gelişme ise olmuşun, bilinenin artık deklare edilmesinden ibaret.

Gelelim, ‘I told you so’ kısmına.

Halkın Partisi kurulacağı dedikoduları çıkmaya başladığında, ’49 tane daha Kudret Özersay yoksa parti kurma’ şeklinde bir yazı yazmıştım. Kudret Özersay’ın karakteri, bilgisi ve donanımı gereği etrafındakiler üzerinde bir dominant etkisi bulunacağını biliyordum. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında yakalanan hava ve Hoca’nın söyledikleri, yakınlarına ve kurmaylarına çok hoş görünüyor, halkın da kulağına çok güzel geliyordu.

Hatta ilk harcadığı kurmaylarından birisi bana vaktiyle, ‘Bu toplumun Kudret Hoca’ya ihtiyacı var demişti. Anlayacağınız tapınma derecesinde bir bağlılık vardı. Hoca söylüyor, konjenktürün getirdiği popülizm rüzgarı ile müritler hocayı daha da yüceltiyordu.

Toplumun Kudret Özersay’a ihtiyacı var mı? Elbette var.

Kıbrıs sorununa daha rasyonel, daha donanımlı bakan ve uluslararası toplum tarafından dinlenmeye değer bulunan çok fazla insanımız yok. O nedenle Hoca lazım ancak bir siyasi parti içerisinde, Kıbrıs sorunu dışındaki meseleleri çözmek konusunda beklenene verimi alamadı bu toplum.

Kırıp döktüklerini saymıyorum.

Ancak iş güllük gülistanlık devrinden, karar alma ve acı reçete uygulama noktasına gelince, müritler şeyhi terk etti. Edecekleri de belliydi, çünkü şeyhin yolu başkaydı, müritlerin başka.

Şeyh ‘bu müritler beni anlamıyor’ derken, ‘müritler de ‘Şeyh acaba bizi kullanıyor mu’ diye sorgulamaya başlayınca işler

İşte biz bunları ta o zamandan söyledik.

Kudret Özersay’ın çok kıymetli birisi olduğunu ancak KKTC siyasi arenasına ya birkaç gömlek fazla idi ya da birkaç gömlek eksik. Sonuçta bu gömlek Hoca’ya uymadığı gibi, kurduğu ve biraz da yalnız başına aldığı kararları alkışlatarak yönettiği partisine de uymadı, uymayacaktı.

Artık, ‘Bir zamanlar bir Halkın Partisi diye bir parti vardı’ nostaljisini yapabileceğimiz bir ortam oluşmuştur.

Bu noktada sadece diyebileceğim, ‘I told you so’

image_printPrint
RASIH REŞAT | KIBRIS POSTASI
Rasıh Reşat, Londra doğumlu, Kıbrıslı Türk gazeteci, köşe yazarı ve Televizyon yorumcusudur. 30 yıla yaklaşan kariyeri süresince İngiltere, Türkiye ve Kıbrıs’ta gazete ve haber merkezleri yönetmiştir. Kıbrıs sorunu ile ilgili zirveleri yerinden takip eden gazeteciler arasında yer almasıyla bilinir. Şu sıralar Haber Kıbrıs için günlük bir TV programı ve Kıbrıs Postası için köşe yazıları yazmaktadır. Siyasal İletiişm alanında Master Diploması sahibi olan Reşat, ayrıca Siyaset Bilimi alanında doktora çalışması yapmaktadır. Reşat ayrıca bir üniversitenin Gazetecilik Bölümünde ders vermektedir.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR