| Ekonomi |BAĞIMSIZ

İYİ Kİ GÜNEY KIBRIS’TA ÇALIŞIYOR DA BAŞKA DİYARLARA GÖÇ ETMİYOR EVLATLARIMIZ…

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Bu ülkeyi yönetenlere bir tavsiyem var; sabahın çok erken saatlerinde kara sınır kapılarına gidip bir gözlem yapsınlar, kuzeyden güneye geçen insanlara bir baksınlar… “İnsanlar” dediğim de Kıbrıslı Türklerdir…

Her yaştan vatandaşımızı görmek mümkün o sıkışık, eziyet dolu kapı kuyruklarında… Genci, orta yaşlısı, yaşlısı, her yaştan insan.

“Yaşlısı” da dedim dikkat ederseniz… Evet, artık çalışmaması, emeklilik hayatı sürmesi, dinlenmesi gereken, yılların yorgunluğunu vücudunun her zerresinde hisseden insanımız.

Emeklilik yaşayamıyorlar, yorgun bedenlerini zorlayarak çalışmaya devam ediyorlar.

Vücutları yorgun olsa da tecrübeleri, bilgi birikimleri, emekleri Güney Kıbrıs’ta Euro karşılığı değer ediyor.

Biraz kendileri için ama daha çok da çocukları, torunları için çalışıyorlar, güçleri elverdiğince katkı koymak istiyorlar.

Özel okula devam eden torunlar, yükselen harçlar karşında mağdur olmasın diye çalışabilme güçlerinin limitlerini zorluyor neneler, dedeler. Tabii yalnızca okul için değil, fahiş fiyata yükselen tüm ihtiyaçlar için…

Yalnızca neneler, dedeler değil güneyde çalışıp kuzeydeki dizginlenemez pahalılığa direnmeye çalışanlar, anneler, babalar, kardeşler de oralarda emek veriyor.

Güneyde yapılan işin zorluğu üzerinde durmuyoruz, kazandırdığı para önemli, Euro’nun kuzeyde harcandığında ettiği değer…

Ne kara sınır kapılarındaki eziyet ne de sınırın ötesindeki zor işler yıldırabiliyor insanları, çünkü geçinebilmek, borcunu ödeyebilmek, ayı çıkarabilmek, çaresiz kalmamak için buna mecburlar…

Kuzeyde zor şartlardan dolayı batmış, perişan olmuş, güneyde çalışarak düzlüğe çıkabilmiş, birçok yaşanmış hikâye var, hiç dinlediniz mi bunlardan acaba?

Yukarıda neneler, dedeler dedim de öylesine söylediğimi mi sanıyorsunuz?

Evet sınır kapılarında güneye geçmek için bekleyen insanlar arasında neneler de var.

Otellerde, restoranlarda, işyerlerine temizlik işi yapıyorlar, mutfaklarda yemek pişiriyorlar.

Çalışmak ayıp mı? Değil tabii ki… Tüm meslekler kutsaldır da emeklilik yaşındaki insanların çalışmak zorunda kalması kolay değildir.

Gerçi o sınır kapılarındaki her yaştan birçok insan yorgun görünüyor.

Daha güneş doğmadan yollara düşüp, sınır kapılarında o eziyet verici bekleyişin bir de dönüşü var. Rahat rahat evine de dönemiyorsun, olanca yorgunluğunla yine kapılarda eziyet çekiyorsun.

Kara sınır kapılarından geçtikten sonra en uzak noktaya bir saatte varmak mümkün, hade bilemediniz bir buçuk saatte.

Ancak kara sınır kapısında neredeyse o kadar beklemek zorunda kalıyor insanlar.

40 dakika, 50 dakika, kimi zaman bir saat bekleyişler, katlanılacak gibi değil.

Ülkenizin bir tarafından öteki tarafına geçebilmek için bu eziyeti yaşıyor olmanız, her iki taraftaki yönetenlerin ortak isteği sanki… Hatta “sanki” kelimesi fazla, resmen bu isteniyor.

Yeni kapılar açmıyorlar, mevcut kapılarda rahatlatıcı düzenleme yapmıyorlar. Her iki tarafın yönetimlerinin kendince siyasi hesapları var, bunları pek dile getirmeseler de…

Evet gidin bakın o kara sınır kapılarına, göreceğiniz çok şey var.

Güney Kıbrıs’ta, üniversite mezunu olmayı gerektirmeyen işlerde çalışıyor birçok Kıbrıslı Türk.

Ağır, zahmetli, insan gücü gerektiren işlerde ter akıtıyorlar… Ayıp mı? Değil tabii ki… Herkes her işi yapabilir, emeğini ortaya koyup, bunun karşılığını alabiliyorsa neden olmasın?

Ben son derece doğal karışılıyorum ama ülkeyi yönetenlerin bize çizdiği tablo ile bizzat yaşanılan gerçekler çelişiyor. Onların Kıbrıslı Türklere çizdiği sözde gelecek bu değil ki.

Bu arada Güney Kıbrıs’ta “üniversite eğitimi gerektiren” iş alanlarında, önemli noktalarda da çalışıyor Kıbrıslı Türkler. “Yani bir anlamda sınır ötesine beyin göçü de mi var?” diye sorabilirsiniz.

Neden olmasın? Şartlar bunu çağırıyor, gerektiriyorsa olacak tabii ki…

Bu ülkeyi yönetenlerin vaat ettiği gelecek bu değildi, halen vaat ettikleri de bu değildir.

“Ruma muhtaç değiliz” deyip durmakla olmuyormuş demek ki.

Güney Kıbrıs’tan Rum müşteriler gelmese piyasanın durumu ne olurdu, esnaf, mağaza sahipleri, perakendeciler, hediyelik eşya satıcıları, restoranlar ve daha niceleri ne yapardı acaba?

Kapanacak, kepenk indirecek, batacak işletmeler için ne yapacaktı ülkeyi yönetenler?

Bugüne kadar ne yaptılar ki yine yapacaklar? Yaraya pansuman bile olmayacak sözde tedbirlerle mi kurtaracaklardı onları?

Peki Güney Kıbrıs’ta iş alanları olmasaydı, orada çalışan binlerce insanı ne yapacaklardı? Resmen birbirimizi yiyecektik bu tarafta. Bunları duymak hoşlarına gitmiyor ama gerçek olan budur.

İyi ki de tüm eziyetli yanına rağmen bu kara sınır kapıları açıktır, iyi ki de insanımız gidip oralarda çalışıyor, iyi ki de Rum müşteriler ve turistler o kapılardan bu tarafa geçebiliyor. Ya olmasaydı, olmamasını hayal bile edemiyorum.

Yüreği yaralı, çileli analar, babalar ve de eşler, evlatlar, kendi yurdunda başka bir ülkeye gider gibi yakınlarının Güney Kıbrıs’a gidip çalışmasını bir teselli olarak görüyor, “Yurt dışına göç edeceğine Güney Kıbrıs’a gitsin, orada çalışsın evlatlarımız, yakınlarımız” diyor insanlar.

Birileri görmek istemese de çok taraflı dram var bu ikiye bölünmüş ülkede… Şimdilik durum bu şekilde gidiyor, bakalım ileride neler olacak çözümsüzlüğün, belirsizliğin hâkim olduğu bu ülkede?

Kaynak: İYİ Kİ GÜNEY KIBRIS’TA ÇALIŞIYOR DA BAŞKA DİYARLARA GÖÇ ETMİYOR EVLATLARIMIZ…

image_printPrint
ALİ BATURAY | BAĞIMSIZ
14 Ekim 1968’de Larnaka kazasına bağlı Alaniçi (Klavya) köyünde doğdu. İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunudur. “Yeni Medya ve Kuzey Kıbrıs’ta Değişen Gazeteler ve Gazetecilik” konusunda yüksek lisans yapmıştır. 1986-1995 yılları arasında Halkın Sesi Gazetesi’nde, 1995- 1998 yılları arasında Yenidüzen Gazetesi’nde, 1998-2020 yılları arasında 22 yıl KIBRIS Gazetesi’nde çalıştı. KIBRIS Gazetesi’nde haber müdürlüğü, yazı işleri müdürlüğü ve genel yayın yönetmenliği görevlerini üstlenmiştir. Şubat 2020’de Haber Kıbrıs’ta Genel Yayın Koordinatörlüğünü üstlenen Baturay, Haber Kıbrıs Web TV’deki programının yanısıra, günlük köşe yazıları ile toplumun nabzını okuyucuları ile paylaştı. Baturay, Ocak 2023’te yeni kurulan Bağımsız isimli dijital platformun Genel Yayın Yönetmeni görevini üstlendi.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR