| POLİTİKA |CYPRUS MAIL

KAHVEDEN HİKAYELER: GELECEK HAFTAKİ SEÇİM DÜELLOSU İÇİN TÜM BAHİSLER AÇILDI

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

BİR yıllık uzun bir seçim kampanyasının ardından çok şükür ki son bölüme geldik. Bugünden sonra, geriye sadece altı gün kalacak ve yedinci gün, Kıbrıscık Cumhuriyeti’nin yeni bir Prez’i [cumhurbaşkanı] olacak. Yeni Prez [cumhurbaşkanı] nalları dikmediği ve gerekenden daha erken bir zamanda birini seçmemiz gerekmediği sürece dört yıl boyunca bir seçim kampanyası olmayacak.

Bu, (Makarios’un ölümünden sonra gerçekleştirilen ek seçimi de sayarsak) 14’üncü cumhurbaşkanlığı seçimi olacak ve buna uygun olarak bu seçimde 14 aday var. Her ne kadar da adayların yedisi eğlence olsun diye katılıyor ve aileleri ile köylerinin sınırları (eğer şehirliyseler mahalleleri) dışında kimseden oy almaları beklenmiyorsa da bu bugüne kadarki en yüksek sayı.

Bir de her şeye rağmen, güvenilir kampanyalar yürüten üç bağımsız aday var ve mütevazi bütçeleri,  televizyondaki çoğu tartışma programlarına dahil edilmemeleri ve ana akım medya tarafında marjinalleştirildikleri düşünülürse, bugün oyların yüzde üçünü bile alsalar bu bir başarı sayılacak. Zaten hiçbir zaman seçimin herkes için eşit şartlarda olacağını düşünmemiştik.

Bu durumda elimizde, neredeyse tüm kanıtlar aksini gösterse de, ikisi bağımsız olduğunu iddia eden, partiler tarafından desteklenen üç ağır top kalıyor. Aralarından ikisi gelecek pazar günü gerçekleşecek ikinci tura kalabilecek.

 

EĞER bu iki aday Hristodulidis ve Mavroyannis olursa bu, tüm devlet kurumları arasında Kıbrıs sorununun çözülmemesi için en fazla uğraşan bakanlık olan dışişleri bakanlığının kamusal parazitleri arasında bir yarış olacak. Her iki aday da, Crans Montana’da bir çözüm için ortaya çıkan gelmiş geçmiş en iyi fırsatı yok etmek için Prez Nik’in [Nikos Anastasiadis] yanında ona yardım ediyor, neler olduğu konusunda yaptığı çarpıtılmış açıklamalara sadık bir şekilde destek veriyorlardı.

Mavroyannis, Akel’in adayı olduktan sonra anlattıklarını değiştirdi ve bir şahin iken bir  güvercine dönüştü. Hristodulidis sert politikalar yürüten partilerin adayı olduğu için bunu yapamadı ve herhangi bir partinin taraftarı olmayan katı yurtseverleri de erişilemeyecek ve statükoyu etkilemeyecek bir çözüm için mücadele edeceği konusunda ikna etti.

 

BİR AVEROF – Hristodulidis yarışı Bafidiler arasında bir hesaplaşma olur ve 17 yıllık otoriter yönetimi altında ülkenin üçte birini Türkiye’ye kaptırdığımız, ancak ölümünün ardından yıllarca onu büyük bir lider olarak andığımız Makarios’dan sonra ilk kez taşralı bir cumhurbaşkanını garantilemiş oluruz.

Merhum Başpiskopos Hrisostomos, verdiği son röportajlarından birinde, Hristodulidis’i yeni Makarios olarak tanımlamıştı ve bunu bir uyarı değil iltifat olarak söylemişti. Hristodulidis, Baf’ın varoşu olan Yeroşibu köyünden, Averof ise kuş uçmaz kervan geçmez Argaka köyündendir.

Nikos, 6000 kitabı olan ve sahteliği ile mükemmel bir şekilde uyumlu olarak öyle olmadığı halde bir akademisyen olduğunu iddia eden kibar bir Baflı pozlarında, Averof’un ise böyle uydurmaları yoktur. Kendisi gerçek bir Baflının ta kendisidir ve dolayısıyla daha az tehlikelidir.

Köyümde kullanılan bir söz gibi, kendini istediği kadar sofistike göstermeye çalışsın, adamı Baf’tan dışarı çıkartabilirsiniz ama Baf’ı o adamın içinden çıkartamazsınız.

 

EN CAZİP düello Mavroyannis ve Averof arasında olurdu, çünkü böyle bir durum kibar Baflı’nın cumhurbaşkanı olma tehlikesini ortadan kaldırmış olurdu.

Bu aynı zamanda, iki turlu gerçekleştirilen son yedi seçimden altısında görmeye alıştığımız ve komünistlerin sadece ikisini kazandığı bir Akel -DİSİ yarışı olurdu. Böyle bir olasılık aynı zamanda, bugüne kadarki seçim sürecinde garip bir biçimde eksikliğini hissettiğimiz eski usul kutuplaşma ve ahlaksızlığı tetiklerdi.

Zavallı Mavroyannis, aklı selim birçok insanın ekonominin yönetimiyle bir alakası olmasını istemediği Akel’in adayı olduğu için handikap yaşayacak. Ancak hükümet tarafından son 10 yılda yapılan ve Averof’un masum bir seyirci olduğunu iddia edemeyeceği yolsuzlukların üzerine gidecek.

Aynı mantıkla, Mavroyannis de, Prez Nik Kıbrıs sorununu iki devletli bir çözüme götürürken kendisinin masum bir seyirci olduğunu iddia edemeyecek.

 

BUGÜN hiçbir okuyucuya kime oy vermesi gerektiği konusunda tavsiye verme niyetinde değilim, çünkü bunu yapma konusundaki yetkimi kaybettiğimi kabul ediyorum.

Hafifletici koşullar olsa da 2013 yılında Prez Nik’i destekledikten sonra, kendimi bunu bir daha yapmaktan men ettim – alternatifleri kendine hizmet eden, büyük fırsatçı Yorgos Lilikas ile Akel tarafından kaybetmesi garanti olarak seçilen yetersiz Stavros Malas’dı. Yine de kendimi hala suçlu hissediyorum.

Fark ettim ki, otorite-karşıtı zihniyetim sayesinde, negatif tavsiye verme konusunda çok daha başarılıyım. Örneğin insanların kime oy vermemesi gerektiği gibi. Her olumsuz tavsiyede bulunduğumda bu konuda haklı çıktığımı düşünüyorum. 2003 yılında insanlara Başkan Tasos’a [Papadopulos] oy vermemeleri konusunda ısrar etmiştim, 2008 yılında ise Yoldaş Tof’a [Dimitris Hristofyas] karşı sert bir tutum takınmıştım ve 2018 yılında Prez Nik karşıtıydım.

Yani benim çok da naçizane olmayan görüşüm her seferinde doğru çıktı, bu yüzden artık karar verdim ki, bundan sonra adaylar hakkında dengeli bir görüş belirteceğime güçlü olduğum yönlerime konsantre olacağım.

 

HRİSTODULİDİS, cumhurbaşkanı olmak için uygun biri değil çünkü Kıbrıscık siyasetinin en büyük sahtekardır. Cumhurbaşkanlığı koltuğu dışında bir şey düşünmeyen biridir ve kıçını o makam koltuğuna oturtmak için yapmayacağı veya söylemeyeceği bir şey yoktur. Siyasi akıl hocası Prez Nik’ten öğrendiği bir şey var, o da insanlarını çoğunluğunu (ve eğer onları sistematik olarak översen birçok gazeteciyi) her zaman kandırabileceğidir. Bu kamuoyu yoklamalarındaki iyi pozisyonundan anlaşılıyor.

Ahlaklı davranma konusunda nutuk çekmeye bayılsa da, düzenli bir şekilde yalan söylüyor, kişisel kazançları için bir devlet yetkilisi olarak devleti sömürüyor ve Bay Temizi oynuyor. Şeffaflığı savunurken rahatsız edici soruları cevaplamıyor, rakiplerine saldırmayacağını söyleyip sosyal medyada onlara çamur atmaları için insanlara para ödüyor ve tüm kariyerini dışişleri bakanlığında geçirmiş olmasına rağmen kendisinin bir akademisyen olduğunu iddia ediyor.

Bu adam, tek inandığı şey olan cumhurbaşkanı olma hırsının peşinde, sadık olduğunu söylediği Disi’de parti birliğini savunurken aslında onu bölüyor. Kendisi bağımsız bir aday, ama aynı zamanda Diko-Edek-Dipa’nın adayı.

 

UTANMAZ yalanlarının en son örneği, Cuma akşamı yayınlanan TV tartışma programında Yiannis Kareklas’ın kendisine daha önceki bir TV röportajında Kıbrıs müzakerelerinin sıfırdan başlayacağını savunduğunu söylediğinde ortaya çıktı. Sözümona şaşırmış olan Hristodulidis “Ben böyle bir şey mi söyledim?” diye sordu. Sonra da, “Size çağrıda bulunuyorum, zamanımız var, Sigma’ya söyleyin kayıtları bulsunlar ve göstersinler. Bahsettiğiniz şeyi ben hiçbir zaman söylemedim” dedi.

Kareklas’ın söz ettiği röportajın sosyal medyada yayınlanan bir bölümünde şöyle bir karşılıklı konuşma geçiyor: Hristodulidis’e iki kez soruluyor “Müzakerelere sıfırdan başlamaya hazır mısınız? “Elbette” diye cevap veriyor.

 

AHLAKİ ÜSTÜNLÜK sergilediği her zamanki tavrıyla katıldığı Cuma geceki TV tartışma programında kendisine Columbia Shipmanagement’den aldığı €200,000’luk seçim kampanyası bağışı soruldu ve kendisi bu konunun kişisel verilerinin bir ihlali olduğunu iddia etti.

Seçmenler adayların ne şekilde finanse edildiklerine dair bilgilendirilmemelidir, özellikle de adayın seçimde yasal olarak harcayabileceği paranın yüzde 20’si tek bir bağışçı tarafından bağışladığında. Bu durum tabii ki satmaya çalıştığı başka bir masalın altını oydu – o da kampanyasını kitlesel fonlardan finanse edeceğini söylemesiydi.

Programda hem Mavroyannis, hem de Averof kampanyalarının finansmanıyla ilgili bilgi verdi, ancak Hristodulidis işleri kitabına göre yapmak istedi – yasaya göre, bir aday kampanyasıyla ilgili hesapları seçimin ardından sayıştaya vermeli, ki o da bunu yapacak. Bu gizlilik neden? Demek ki seçmenin henüz öğrenmesini istemediği Columbia gibi daha fazla kitleler var.

SİSTEMİ nasıl sömürdüğünün haberini yaptık – 10 yıldır burada olmasına rağmen kızlarını halkın vergileriyle Kıbrıscığın en pahalı özel okullarında okutuyor.  Bununla ilgili bir soru sorulduğunda da ahlaki üstünlük taslayıp bir adayın çocuklarının seçim kampanyasına malzeme edilmemeleri gerektiğini söyledi. Ocak ayında, adaylık başvurusu yaparken, en büyük kızı tarafından aday gösterilerek, bir adayın çocuklarının seçim kampanyasına malzeme edilmemeleri gerektiğini ispatlamış oldu.

Ahlaki olarak üstün bu adayın, dört ay boyunca  o dönemde Kıbrıscık’ta yaşadığı için yasal hakkı olmamasına rağmen  dışişleri bakanlığından nasıl 16 bin Euro kadar yurtdışı harcırahı aldığından söz edeyim mi? Parayı hiçbir zaman  iade etmedi.

Yoksa, dışişleri bakanı olarak, seçimlerde desteklerini güvence altına almak için muhtarları ve diğer köy kodamanlarını dışişleri bakanlığına davet ettiğini ve onlara [bizim vergilerimizle ödediği] öğle yemekleri verdiğini mi söylemeliyim? O sıralar kesin bir şekilde cumhurbaşkanlığı adayı olup olmayacağına henüz karar vermediğini  söylüyordu.

Bu adam henüz sadece bir bakanlık yetkilisiyken sistemi bu kadar hoyratça sömürdüyse, cumhurbaşkanı seçilirse bu devlete neler yapar?

RUS dışişleri bakanı Sergey Lavrov’un nasıl emrinde olduğunu anlatmak için yerim kalmadı. Bununla ilgili detaylar gelecek hafta. Şimdilik sizleri uyarayım, eğer [Hristodulidis] seçilirse Kıbrıscığın Moskova’yla ilişkileri Belarus’la aynı seviyeye çıkarılabilir.

Kaynak: KAHVEDEN HİKAYELER: GELECEK HAFTAKİ SEÇİM DÜELLOSU İÇİN TÜM BAHİSLER AÇILDI

Share:
PATROCLOS | CYPRUS MAIL
Patroclos, 30 yılı aşkın süredir bu köşeyi yazmasına rağmen akıl sağlığını koruyan Kyriacos Iacovides'in takma adıdır. Kahve’den Hikayeler ilk olarak Nisan 1991'de Sunday Mail'de eğlenceli bir okuma sunmak amacıyla yayınlandı. Hedef kitlesi, hayatı ve Kıbrıs siyasetini fazla ciddiye almayan insanlardı.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR