| POLİTİKA |CYPRUS MAIL

KAHVEDEN HİKAYELER: SU DİPLOMASİSİ, KIBRIS’IN SUSAMAYACAĞI ANLAMINA GELİYOR

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu yaz yaklaşan su krizine karşı korunmamıza yardımcı olmak için bize bazı mobil desalinasyon üniteleri göndermeyi teklif etmesi üzerine yaşanan hükümetin kendini tebrik etme çılgınlığı, birçok golf sahamız hayatta kalacağı için beklenen bir şeydi.

Tam da golf sahalarımız, çimlerimiz, yüzme havuzlarımız ve tuvaletlerimiz için suyumuz bitecekken, yani Ağustos sonu veya Eylül başında su pompalamaya başlaması beklenen 15 ünite için hiçbir ücret ödemememiz de cabası.

BAE’nin ihtiyaç duymadığı 15 ünitenin o zamana kadar çalışır hale getirilip hükümetin vaat ettiği günde 15.000 metreküp suyu üretmesini umut etmekten başka çaremiz yok çünkü aksi takdirde herkes duş alabilmek için kuzeye gidip sahte-su getirmek zorunda kalacak.

Başkan Nikos II, Çarşamba gecesi Antenna TV’ye verdiği röportajda bu haberi duyururken halinde oldukça memnundu ve ünitelerin teminini kişisel bir başarı olarak niteliyordu. Talebi BAE’ye bizzat iletmiş ve BAE Cumhurbaşkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan, “aralarındaki mükemmel siyasi ilişkiler” nedeniyle üniteleri ücretsiz olarak teklif etmişti.

Anlayacağınız, ‘dış politikamız’ sayesinde su kesintisi olmayacak.

CUMHURBAŞKANLIĞI sarayının resmi amigosu Andreas Bimbishis tarafından kaleme alınan Phil raporunun manşetinde “DİPLOMASİ, Kıbrıs’ın susuz kalmamasını sağladı” yazıyordu. Bimbishis, su diplomasisinin bu zaferini Dışişleri Bakanı Constantinos Kombos’a da mal etti.

Raporda, “Kombos’un BAE’ye yaptığı son gezinin, ülkenin karşı karşıya kaldığı kuraklık sorununu çözmek amacıyla Kıbrıs diplomasisinin daha geniş bir çapta seferber edilmesiyle alakalı bir misyon olduğu çok az kişi tarafından biliniyordu” deniliyordu. İlk istişarelerin başkan tarafından yapıldığı da belirtiliyordu.

Teknokratlar gerekli adımları tartıştıktan sonra Kombos anlaşmayı nihayetlendirmek için BAE’ye uçtu—muhtemelen tarım bakanına bu konuda güvenemeyeceklerinden. Bimbishis, anlaşmanın iki ülke arasındaki iyi işbirliğinin sonucu olduğunu hatırlattı: “Bu işbirliği Nikos Christodoulides’in dışişleri bakanı olduğu dönemde başladı ve Kombos tarafından sürdürülerek daha da güçlendirildi.”

Rapora göre, ilişkilerin geliştirilmesinin anahtarı, Gazze’ye insani yardımın aktarılmasına yönelik Amalthea girişimiyle ilgili iki ülke arasında oluşan işbirliğiydi. Kısacası, Amalthea tamamen anlamsız bir girişim değildi.

HER ZAMANKİ GİBİ, hükümeti tebrik etme ve diplomasimizin elde ettiği başarının önemini IQ’su bunu kavrayamayacak kadar düşük olan bizlere açıklama işi Mini Me’ye kaldı.

Başkan, “Yoğun bir çaba ortaya konularak ve BAE ile kurduğumuz mükemmel ilişkilerden alabildiğine yararlanılarak, fakat aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güçlü diplomatik ayak izi sayesinde, yaz aylarında su kesintisi tehlikesi ile ilgili soruna çözüm bulundu” dedi ve bunun önemini ayrıntılı olarak açıkladı.

“Önemli olan, bu diplomatik temaslar ve dışa dönük bir dış politikanın hayata geçirilmesi sayesinde, diplomasinin teorik bir kavram değil ulusal bir politika meselesi olduğu, dahası, ulusal çıkarlarımıza hizmet edebilecek ve günlük hayatımızda hem doğrudan hem de pratik etkilere sahip bir mesele olduğunun kanıtlanmış olmasıdır.”

Hükümet kuraklıkla mücadele etmek ve su kesintilerini önlemek için pratik diplomasiye başvurabilecekken, neden su kaynaklarının yönetimi için bir politika veya plan olsun ki?

ESKİ DENETÇİ Odysseas henüz politikacı olmamış olabilir, ancak bir politikacı gibi davranmaya başladığı kesin. Paskalyadan hemen önce, Lefkoşa’da kriterleri karşılamayan bir binaya lisans ve izin verilmesi konusunda Cumhurbaşkanı’na yönelik saldırısı sadece siyasi değildi; bu hamle, 2028 cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının çoktan başladığı izlenimini uyandırdı.

Ody ve Nik arasında gidip gelen çirkin sözler, Kutsal Hafta boyunca iyi bir eğlence kaynağı oldu. Ody, Nik’i ‘bariz yalanlar’ söylemekle, Nik ise Ody’yi ‘yalan haberlere’ sığınmakla suçladı. Her iki suçlama da doğruydu ve Ody’nin yeni mesleğinin püf noktalarını çabuk öğrendiğini göstermişti.

Ody’nin sözcüsü Phil, pazar günkü sayısında yayınlanacak büyük adamla yapılmış özel röportajı duyururken, cumartesi günü Ody’nin Lefkoşa’da bir ofis kiraladığını bildirdi. Gazete ayrıca, Prodromou Caddesi’ndeki yeni ofisinde ağaçların arasından cumhurbaşkanlığı sarayının görülebildiğini ve bunun “tesadüf mü, yoksa sembolik bir seçim mi” olduğuna dair merak uyandırdığını da bildiriyor.

Ya da, penceresinden teleskopla rakibini gözetliyor olabilir.

SOKAĞA çıkma yasakları, devlet baskısı ve halk sağlığı adına insan haklarının kitlesel ihlallerinin yaşandığı Covid-19 histerisi döneminde, Lefkoşa’da bir adamın yüz maskesini çenesinin altına takarak yürüdüğü için 1.350 euro para cezasına çarptırıldığını okuyunca gerçekten şok oldum.

Yargıtay, bu absürd derecede yüksek para cezasını veren ilk mahkeme kararını onayarak temyiz başvurusunu reddetti. Sadece birkaç yıl önce, açık havada yürürken yüzünü maskeyle kapatmadığı için bir kişiye bin eurodan fazla para cezası verilebilen faşist dönemi unuttuk.

Birisi tamamen sarhoş halde araba kullanarak başkalarının hayatını tehlikeye atsa bile bu kadar büyük bir para cezası almazdı. Covid ahmaklığı, duş alırken dahi yüz maskelerini çıkarmayan yargıçları da etkiledi.

ALTI AY ÖNCE Başkan, kamu görevlisi Kyprianos Louis’i yeni oluşturulan Dini Gruplar Koordinatörlüğü görevine atadı. Dini grup temsilcileriyle şu veya bu nedenle temas kurması gerekiyordu.

Bu görevin, Louis’in cumhurbaşkanının akrabası olması nedeniyle yaratıldığını düşünmüştüm çünkü bir dini koordinatörün yapabileceklerini tam olarak tahayyül edemiyordum. Görünüşe göre, koordinatörün yapabileceği bazı şeyler var çünkü dini gruplar, Louis’in kendileri için hiçbir şey yapmadığını hükümete şikayet etmişler.

Louis’in bu konuda hiçbir suçu yoktu çünkü hükümet tarafından kendisine herhangi bir görev verilmemişti; bir ofis ve personeli de yoktu ama hiçbir şey yapmadığı halde maaş alıyordu. Hiçbir şey yapmamak benim hayalimdeki iş fakat skandal bir şekilde, hükümet bu görevi hiç ilan etmeyerek kendi adamlarından birine verdi, ve o da minnettar olmak yerine yapacak işi olmadığı için basına şikayette bulundu. Ne kadar üzücü!

PASKALYADAN hemen önce, eğitim bakanlığı öğretmenler için yeni değerlendirme sistemine ilişkin önerilerini öğretmenler sendikası liderlerine görüşleri için sundu. Sendika liderlerinden biri, ortaya koydukları çalışma için öğretmenlere puan vermeyi öngören bir öneriyi, tembel öğretmenleri haksız yere cezalandıracağı gerekçesiyle reddetti.

Kahve müdavimlerinden biri, öğretmenler sendikası liderlerinin izniyle birçok devlet okulu öğretmeninin performans değerlendirmelerinde kullanılabilecek bazı alıntılar gönderdi.

İşte bunlardan birkaçı: “Bu çalışanın çocuk sahibi olmasına izin vermem; otopark çukuru dahi onun için fazlasıyla derin; bu çalışan bir köyü bir aptaldan mahrum bırakıyor; kendine düşük hedefler belirliyor ve bunları asla gerçekleştiremiyor; son raporumdan bu yana bu çalışan dibe vurmuştur ve yerin dibine daha da gireceğinin işaretlerini vermektedir.

SON OLARAK, BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın yaklaşık 10 gün önce CVAR’da Kıbrıs sorunu hakkında yaptığı konuşmada geçen bir sözden bahsetmek istiyorum. Bu, Kıbrıs sorunu müzakereleriyle ilgili daha önce hiç duyulmamış bir şeydi. BM yetkilileri ve elçileri genellikle sürecin ilerleyişine ilişkin ‘ihtiyatlı iyimser’ veya ‘umutlu’ olurlar.

Stewart ise öyle değil. Dinleyicilerden biri Cenevre’de başlatılan sürecin geleceği hakkında ne düşündüğünü sorduğunda, Stewart şöyle cevap verdi: “Umutsuzluğa kapılmamak için nedenler var.”

Bu köşe yazısı ilk defa 27.04.2025 tarihinde yayımlanmıştır.

Kaynak: KAHVEDEN HİKAYELER: SU DİPLOMASİSİ, KIBRIS’IN SUSAMAYACAĞI ANLAMINA GELİYOR

image_printPrint
Share:
PATROCLOS | CYPRUS MAIL
Patroclos, 30 yılı aşkın süredir bu köşeyi yazmasına rağmen akıl sağlığını koruyan Kyriacos Iacovides'in takma adıdır. Kahve’den Hikayeler ilk olarak Nisan 1991'de Sunday Mail'de eğlenceli bir okuma sunmak amacıyla yayınlandı. Hedef kitlesi, hayatı ve Kıbrıs siyasetini fazla ciddiye almayan insanlardı.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR