ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Ve sonra ‘temiz olanlar’ hüküm sürdü. Ve ülkeyi diğerlerinden daha fazla kokuttular. Ve her şey berbat bir hal aldı. İnsanların zihinlerinde, ruhlarında, sloganlarında. ‘Demokratlar’, ‘faşistlerle’ barıştı. ‘Solcular’, ‘sermayeyle’. Her türlü ‘üç kağıtçı’, iktidarla barıştı. Rengi ne olursa olsun. Ve böylece, Missios’un [Çevirmenin notu: Hronis Missios Yunan bir yazardır] başından tahmin ettiği döneme geldik: “Sistemi değiştiremeyeceğimi fark ettiğimde, beni değiştirmesini engellemek için mücadele etmeye başladım. İnsan kalmak için mücadele ediyorum. Bu, en temel siyasi mücadeledir. Bu dönemin barbarlığından kaçınabilmek. İnsan kalabilmek, duyarlı olmak. Kendi bakışınızla.”
Ancak, var olabilmek, görünür olabilmek için tribünlere çıkmanız gereken bir dönemde, bunu kim duymak ister ki? Fanatik bir destekçi olmak ve karşında duranlara küfretmek. Yani, kendi çirkinliğimizi de ortaya koyabilen aynaya değil, en az bir rakibe muhalif olmanın dışında hiçbir şeyle tanımlanmayan bir kalabalığın parçası haline gelmek.
İşte böylece, her türlü ‘rehber’ tarafından paylaşılan egemen doktrine ulaşıyoruz: Eğer 60, 70 hatta 80 yaşında, 20’li yaşlarınızda savunduklarınızdan vazgeçtiyseniz bir hain, işinize geldiği gibi yapan, bir satılmışsınızdır. Ve hiçbirinin aklına gelmez ki, eğer 60’larınızda, 70’lerinizde veya hatta 80’lerinizde hala 20’lerinizde inandığınız şeylere ve insanlara inanıyorsanız bu, o arada, yaşamadınız demektir! Öğrenmediniz, okumadınız, sorgulamadınız, gizemini çözemediniz, deneyimlemediniz ve sonunda, yıkıcı etkileri olan ‘influencerların’ ve onların takipçilerinin dayattığı değil de kendi görüşünüz olabilsin diye kendinize yeterince işkence etmediniz. [Çevirmenin notu: Yazar, Yunanistan’daki seçimlere yaklaşırken, ‘Nionios’ lakabıyla bilinen, 78 yaşındaki tanınmış Yunan şarkıcı-söz yazarı Dionysis Savvopoulos’un, Yunanistan’ın merkez sağ Yeni Demokrasi partisini destekleyici açıklamaların ardından gelen tepkilere atıfta bulunuyor]
Bu nedenle, esas görev, “bu dönemin barbarlığından kaçınabilmektir.” Ve karşınızda duran ve aynı tutumu paylaşan herhangi biriyle özgürce, sükunetle, hoşgörüyle, olgun düşünceyle ve bol miktarda kişisel deneyimle tartışabilmek. Saygıyla, nezaketle. Ve başkalarını – eğer 20’li yaşlardan 60’larınıza, 70’lerinize veya hatta 80’lerinize kadar yaşadıysanız – ihanete uğrayacağını kesinlikle bilmeniz gereken bir görüş hakkında rahatsız etmemek. Lanet olası, duyarlı bir insan olarak kalmak…
Atina’daki bu seçim çılgınlığının nerede ve nasıl sona ereceğini bilmiyorum. Bildiğim şey ise, kendi kalplerimizi birazcık eşelememiz halinde, sonunda “bu hapisten çıkıp, bize her zaman yaz olacak küçük bir denizde çocukluk arkadaşımızla buluşabiliriz.” [Çevirmenin notu: Dionysis Savvopoulos’un bir şarkısından alıntı] Belki o zaman meydanlar çetelerle değil yeniden insanlarla dolar…
Kaynak: NIONIOS’UN VESİLESİYLE