ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Yıllardır cevabı aranan bir soru var; “KKTC’nin nüfusu ne kadardır?”
Evet çok uzun zamandan beridir KKTC’nin nüfusunun ne kadar olduğu, yani bu toprak parçasında kaç kişi olduğumuz açıklanamıyor.
Biliyorsunuz geçmişte bu konuda Başbakanların, İçişleri Bakanlarının söylediği ilginç sözler espri meselesi oldu, siyasi tarihimize “komik cevaplar”, “komik açıklamalar” olarak geçti.
Mesela rahmetli eski Başbakan İrsen Küçük, 2010 yılında KKTC nüfusu için “kalabalık” demişti.
Evet o dönem kalabalıktık, bugün daha kalabalığız… “Kalabalık” olduğumuz gerçek ama “KKTC nüfusu ne kadardır?” sorusunun tam cevabı değildir.
2023 yılında ise Başbakan Ünal Üstel, “Nüfusu biliyoruz ama söyleyemem, söylenemeyen bazı sayılar var” demişti…
KKTC’nin nüfusu meselesi defalarca haber oldu, defalarca gazetelerin manşetine taşındı, defalarca köşe yazılarına konu oldu, defalarca mecliste gündeme geldi, muhalefet milletvekilleri defalarca iktidara, Başbakanlara, İçişleri Bakanlarına “KKTC’nin nüfusu ne kadar?” diye soruldu…
Ancak yıllardır KKTC nüfusuyla ilgili tatmin edici bir cevap alınamadı. Zaman zaman verilen cevaplar da tatmin edici bulunmadı…
Aslında bu mesele son yılların sorunu da değil, 1990 yılında rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın nüfusla ilgili sözleri de manşetlere taşınmıştı.
1990 yılında yapılan nüfus sayımının detaylarının açıklanmaması nedeniyle eleştirilen dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, sayımdan 3 yıl sonra
kendisini ziyaret eden bir sendikacıya “Kimin nereden geldiği araştırılacak, anlaşılacaktı” demişti. Bu sözler, Yenidüzen Gazetesi’nin Temmuz 1993 tarihli bir sayısında manşete taşınmıştı…
1990 yılında yapılan sayımda, demografik (nüfus bilimsel) yapıya ilişkin detayların kamuoyuyla paylaşılmaması ve nüfusun 173 bin 224 olarak açıklanması da o dönem çok eleştirilmişti.
Rauf Raif Denktaş’ın “Kimin nereden geldiği araştırılacak, anlaşılacaktı” demişti. Peki kimin nereden geldiğinin araştırılıp anlaşılmasının sakıncası neydi? Kim nereden ne kadar gelmişti ne kadarı vatandaş olmuştu? Demek ki bunların bilinmesi istenmiyordu, sakıncalı bulunuyordu.
Bugün de sakıncalı bulunuyor; Başbakan Ünal Üstel’in “Nüfusu biliyoruz ama söyleyemem, söylenemeyen bazı sayılar var” sözü, rahmetli Denktaş’ın sözüyle benzerlik taşıyor. Denktaş gibi Üstel de nüfusu açıklamayı sakıncalı buluyor.
Bugün de Başbakanın, İçişleri Bakanının nüfusu açıklamak istememesi, lafı çevirmesi, “bakacağız, edeceğiz” demesi hep o korkulan sakıncadandır.
Ne “de jure” nüfus tam olarak biliniyor ne “de De facto” nüfus… Ne gerçek KKTC vatandaşlarıyla ilgili bilgi veriliyor ne de ülkede bulunan tüm insanlarla ilgili…
Ülke yöneticilerindeki anlayış şu; “Nüfusu sorma bana, sonra darılırım sana…” Gerçek şu ki yıllardır demografik yapı gizlenmeye çalışılıyor… Nüfusun tüm özellikleri; nüfus yoğunluğu, göç ve doğum oranı, insan gruplarıyla ilgili yaş, cinsiyet, ikamet yeri, meslek, aile durumu, gelir gibi sosyoekonomik faktörler bilinmesin isteniyor. Çünkü bu veriler bize bazı gerçekleri söylüyor olacak…
Bu arada geçmişte bazı bakanların verdiği tahmini rakamlar da inandırıcı bulunmadı. Kimi zaman Cumhurbaşkanı başka rakam açıkladı, hükümet başka…
KKTC nüfusu her bakımdan önemlidir. Müzakerelerde bile masaya yatırılıyor…
Nüfusun her geçen yıl arttığı gözle bile görülebiliyor. Nüfus artıyor ve değişiyor, bu çok açık… Devlet hastaneleri ve devlet okullarının nüfus baskısı altında ezildiği, yetmez hale geldiği çok belli… Araç sayısındaki artış, trafikteki aşırı yoğunluk, yolların araçlara yetmez hale gelmesi de nüfusun arttığına işarettir. Aşırı betonlaşma da bize bir şeyler söylüyor, ülkede suçların sürekli artması da…
Aslında aşırı nüfus nedeniyle ülkede bir keşmekeş yaşanıyor… Ancak buna rağmen nüfus açıklanmıyor…
Nüfusu bilinmeyen bir ülke olabilir mi? Ya da nüfusunu bilmeyen ülke yöneticileri? Peki bilip de açıklamamak doğru mu, etik mi?
Nüfusu bilmeden plan yapılabilir mi? Tamam zaten ülke yöneticilerinin öyle plan yapma, gelecek planlama gibi bir niyeti yok ama yine de “devletiz” denilen bir yerde, nüfusun bilinmesi ve açıklanması şarttır.
Gerçekçi olmasa ya da bana gerçekçi gelmese de hükümet temsilcileri, zaman zaman gelecek vizyonundan, kalkınma planlarından, ne bileyim kaçıncı 5 yıllık kalkınma planından, gelecek 5 yılın, gelecek 10 yılın planlamasından, makro hedeflerden falan söz ediyorlar ya, nüfusunu bilinmeyen ülkede bu planlar nasıl yapılacak, gelecek nasıl şekillendirecek, toplum ihtiyaçları nasıl karşılanacak? Mesela nüfusu bilmeden imar planı yapmak ne kadar gerçekçidir?
Yıllardır yapılacağı söylenen ama yapılamayan Lefkoşa Hastanesi için hep “500 yataklı” deniyor. Bana göre artık bu 500 rakamını artırın çünkü bu nüfusa, başkentte 500 yataklı hastane yeterli gelmez.
Mesela yeni ve daha büyük cezaevi yapıldı ama yeterli gelmedi. Eskisinden de faydalanıldığı halde yeni cezaevi yetersiz. Cezaevinde 900 kadar mahkûm ve tutuklu var, sıkça şartlı tahliye yapılarak bu rakam aşağıya çekilmeye çalışılıyor. Bu da size nüfusun ve de beraberinde suçların arttığını gösteriyor.
Hükümet edenler sıkça gelecek güzel günlerden söz ediyor, nüfusunu bilmeyen, kalabalık içinde kaybolan, aşırı nüfus nedeniyle birçok sorun yaşayan bir ülkede gelecek güzel günlerden bahsetmek mümkün değildir. Olsa olsa boş konuşmak olur…
Siz ne derseniz deyin ya da hiçbir şey demeyin Kıbrıslı Türklerin gittikçe bu nüfus içinde azaldığı, yabancıların çoğaldığı gerçeğini saklayamazsınız. Duymak istemeseniz de gerçek budur.
Bu köşe yazısı ilk defa 25.06.2025 tarihinde yayımlanmıştır.
Kaynak: “NÜFUSU SORMA BANA YOKSA DARILIRIM SANA!”