| POLİTİKA |POLITIS

“ODYSSEAS MICHAELIDES: HERKÜL VE KLEON ARASINDA”

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Babasının Phileleftheros’a yazdığı bir mektupta belirttiği gibi, o kesinlikle ne Sokrates ne de İsa Mesih’ti. Herkül ile Kleon arasında bir şeydi. Her ikisinden de öğeler taşıyordu ama eşit dozda değil

Odysseas Michaelides tarihte neden hatırlanacak? Augean ahırlarını temizlediği için mi, Kıbrıs’ı yolsuzluktan kurtardığı için mi, yoksa Kıbrıslıları Kıbrıs’ın Venezüela’ya benzer bir ülke olduğuna, tüm politikacılar, partiler, yargıçlar ve hatta devlet memurlarının yolsuzluk yaptığına ve satılmış olduğuna inandırdığı için mi hatırlanacak?

* Eğer ilki doğruysa, tıpkı Augeas’ın gübresini temizleyen Herkül gibi o da tarihe bir kahraman olarak geçecek ve bu eylemi haklı olarak bir tür emek olarak kaydedilecektir. Odysseas, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi seviyesini yükseltmekle kalmamış, aynı zamanda hukukun üstünlüğünün gözetildiği ciddi devletler arasında sayılmasına yardımcı olmuş şahsiyetler korosunda önemli bir yere sahiptir.

* Eğer ikincisi doğruysa, Odysseas bize Atinalı general ve demagog Kleon’u hatırlatmaya devam edecektir. Kleon, jüri üyesi ve yargıç olarak atadığı çok sayıda Atinalı’yı ücret karşılığında işe almıştı. Daha sonra söylentiler, iftiralar ve diğer suçlamalarla kamuoyunu manipüle etmeyi ve siyasi rakiplerini marjinalleştirmeyi başararak Atina Demokrasisini adaletin dağılımıyla hiçbir ilgisi olmayan geniş bir halk mahkemesine dönüştürmüştü.

Kim o?

Odysseas kimdi? Herkül mü yoksa Kleon mu? Babasının yakın zamanda Phileleftheros’a yazdığı bir mektupta belirttiği gibi, kesinlikle ne Sokrates ne de İsa Mesih’ti. Herkül ve Kleon’u karşılaştırırsak, her ikisinden de öğeler taşıdığı izlenimine kapılıyorum, ancak eşit dozda değil.

Herkül tarihe etkili birisi olarak geçmiştir. On iki görevi başarmayı üstlendi ve başardı. Ortaya koyduğu emek ve yanında Iolaus’un olması sayesinde insanlara yardım etmiş, onları Lernaean Hydra’sından, Nemean Aslanından, Erymanthian Domuzundan, Stymphalian Kuşlarından kurtarmıştır. Öte yandan Odysseas, emrinde koca bir muhasebeci ve denetçi ordusu olmasına rağmen, hapishaneleri yolsuzluk yapanlarla doldurmadı. Kalydon Domuzu serbestçe dolaşırken, Lernaea’nın yolsuzluk Hydrası üç başlı hale gelmiştir. Birileri buna yanıt olarak Odysseas’ın ne polis, ne de başsavcı olduğunu söyleyebilir. Bu doğru. Ancak raporlarını ve şikayetlerini tüm “yolsuzluk yapanları” adaletin önüne çıkarabilecek Hukuk Dairesi’ne göndermeye hakkı vardı. Odysseas Michaelides’in şimdiki Başsavcı George Savvides ile anlaşmazlık içinde olduğunu belirtmekte ısrarcı olunabilir. Bu da yeterli bir mazeret değildir. 2013’ten 2020’ye kadar Başsavcı olan Costas Clerides ile mükemmel bir ilişkisi vardı ve dahası ikili olarak yolsuzluğun köküne inecek kişiler olarak görülüyorlardı? Tüm bu yıllar boyunca (sayıyla yedi) arkadaşıyla işbirliği içinde ne yaptı? Kaç bankacı, muhasebeci ve politikacı kendisinin rapor ettiği kurtarma paketleri, komisyonlar ve pasaportlar nedeniyle hapse girdi? Muhtemelen hiçbiri; bu da en başından beri söylenenleri doğruluyor. Odysseas etkili değildi. Odysseas prima donna sendromundan muzdaripti, bu nedenle muhtemelen onu en çok ilgilendiren şey her gün ve sürekli olarak sahne ışıklarının altında olmaktı.

Yalnızca yargılayıcı olmayalım. Birçok kez, diğer seleflerinin şatafat ve gösterişten uzak bir şekilde yaptığı gibi, kamu fonlarının gereksiz yere harcanması ve israf edilmesini öngörmüş ve doğru zamanda uyarıda bulunmuştur. Ayrıca, tam olarak kendi yetki alanında olmamasına rağmen, çeşitli kategorilerdeki kamu çalışanlarını makul olmayan talepleri ve düşük verimlilikleri nedeniyle eleştirdi. GESY’deki birçok kaynak israfı konusunda uyarıda bulundu ve bunları belgeledi; Vasilikos skandalındaki özensiz prosedürlerden, ve Cumhurbaşkanları ile bakanların yasadışı ikramiyelerinden bahsetti. Eski Başkan Anastasiades’in bir dizi karar ve eylemini (Ryanair davası, Pera Pedi, Suudi Arabistan jetiyle seyahatler, pasaportlar) mercek altına aldı.

Yukarıda da belirtildiği üzere bunların hiçbiri cezalandırılmadı. Belki de amacı bu değildi. Derinlerde bir yerde, gücü kontrol edenin özünde yönetebileceğine de inanıyordu. Sayıştay Başkanını aşağılayarak içinde sakladığı politikacıyı ortaya çıkarmaya başladı. Bu düşünce zihnine her ele geçirdiğinde, o da büyük hatalar yaptı:

Onun yüzünden Baf-Poli Chrysochous yolu yapılmadı. Birkaç yıl önce yolun çok pahalı olduğuna, çift yönlü olmaması gerektiğine, çok fazla köprü olduğuna ve kendisini ilgilendirmeyen başka şeylere karar verdi. Yakın zamanda, onun talimatıyla, aynı yol için daha kötü şartnamelerle ve üç katı fiyatla ihaleye çıkıldı, ve bu yol yine asla yapılmayacak. Odysseas Michaelides bir kez daha Pentakomo’daki kabul edilemez atık arıtma tesisinin inşasının arka planında yer alırken, birilerinin çıkıp Kıbrıs’ın neden şu anda çöpleri gömdüğünü ve Avrupa yasa ve yönetmeliklerine uygun olarak arıtmadığını bize anlatması gerekiyor. Koshi’deki tesis faaliyete geçti ve başlangıçta çöpü işlemek için ton başına bizden fahiş miktarlar talep ediyordu. Merhum Sokratis Hasikos daha sonra yüklenici ile pazarlık yaparak fiyatları 30 Euro’nun altına çekti, ancak Sayıştay Başkanı yeni bir prosedürün başlatılmasını istedi. Bugün şirket halen Koshi’de faaliyet göstermeye devam ederken kapanan Kotsiatis’ten daha da fazla çöp alıyor; ancak Sayıştay hiçbir şeyi kabul etmediği için Kıbrıs kirliliğe ek olarak yasadışı çöp yönetimi nedeniyle de ceza almaya hazırlanıyor.

Kısacası, Odysseas fon israfını denetlemekle görevliydi, ancak eski Başsavcının hoşgörüsü ve esas olarak kamu sektörüne aktarmayı başardığı korkudan silahıyla, büyük ve belki de yasadışı aşırılıklara devam etti: Örneğin bir yol inşaatının ardında, bir Sayıştay Başkanını ilgilendirmeyen bir dizi politika vardır. Örneğin, ekonomi politikaları, kırsal kalkınma konuları, kentleşmeye karşı mücadele, vatandaşların dolaşımındaki güvenlik konuları. Odysseas Michaelides yolun daha ucuz olmasında ısrar ettiği için Baf-Polis yolunda kaç Kıbrıslının öleceğine karar veremez ve vermemelidir. Daha ucuz olması daha iyi olduğu anlamına gelmez. Tarafgirliği de büyük rahatsızlık yarattı. Bazı insanlara karşı öfkeli bir boğa gibiydi ama kendi siyasi çevresindeki politikacı ve işadamları dokunulmazdı. Sokratis Hasikos onu daha da kötüsüyle suçladı: “Hem eksik, hem de birkaç kişiyi kitlelere av olarak sunan bir rapor yayınlıyordu.” Birçok vakada haklılığı kanıtlanan insanları alay konusu haline getiriyordu. Özür dilemek için asla geri adım atmadı. Sonunda kibrine yenik düştü. Başsavcı Yardımcısını, Yolsuzluğa Karşı [Bağımsız] Otorite’ye ihbar etti ve sekiz ay boyunca—belli nedenlerle—yaptığı ihbarı hatırlatmayı ihmal etmedi. Savvas Angelides’i ihbar etmek için her türlü hakka sahipti. Yapmaya hakkı olmayan şey ise, Başsavcı Yardımcısı, bizzat Sayıştay Başkanının kendisini rapor ettiği Kurum tarafından aklandığında bile onunla alay etmeye devam etmesiydi! Bu bardağı taşıran son damla oldu ve Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin onu mazur görmesine imkan bırakmadı.

Kendi davasında da aynı şekilde davrandığı için bu ondan beklenen bir şeydi. 26 Nisan 2024 tarihinde Başsavcı kendisini Yüksek Mahkemeye sevk ettiğinde şunları söyledi: “Hukuk Dairesi başkanlarının her fırsatta bana ve Sayıştay’a karşı yönelttikleri asılsız suçlamalar nihayet bağımsız ve tarafsız yargıçlar, ve özellikle de Yüksek Anayasa Mahkemesi Konseyi önünde yanıt bulabilecektir.” Mahkumiyet kararının hemen ardından Kıbrıs, kendi ifadesiyle Venezuela’ya dönüştü. Bu neyi gösteriyor? Bay Odysseas Michaelides’in hiçbir kuruma saygı duymadığını. Uzun yıllar boyunca hizmet etmesi için cömertçe ödeme yapan bu ülkeye bile.

Kleon

Sayın Odysseas Michaelides, Anayasa’nın emrettiği şekilde fonların doğru ve ihtiyatlı kullanımını kontrol etmek olan görevine sadık kalsaydı, raporlarını yetkili organlara sunsaydı, tarafsız ve sağlam bir muhakemeye sahip olsaydı, taraflı olmasaydı, bugün mevksinde olabilirdi ve emekli olduktan sonra belki de Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hizmet etmiş en önemli yetkili olarak kabul edilebilirdi.

Ne yazık ki bunu başaramadı. Başarısız oldu. Herkül olarak başladı ama en sonunda Kleon’a dönüştü. Bir demagogun ne kadar tehlikeli bir yaratıcılığı olabileceğini hafife almayalım. Kleon cesur ve gözü pekti, ve kırılmalara neden olmaktan ve hatta cesur bir reformist gibi görünmekten çekinmedi. Peki ne başardı? Olymposlu Perikles’i görevinden uzaklaştırmayı başardı, siyasi rakiplerini marjinalleştirmeyi başardı, Atina’yı büyük bir halk mahkemesine dönüştürmeyi başardı, grup ve partileri kendi lehine sokak gösterileri düzenleme konusunda ikna etmeyi başardı. Parlamento üyelerini ve hatipleri agoraya çıkıp ‘Kleon’dan sonra kaos var, Kleon’dan sonra hukukun üstünlüğü yok’ diye bağırmaya ikna etmeyi başardı. Eğer Kleon bugün hayatta olsaydı, eminiz ki ‘Yolsuzlukla Mücadele Şampiyonu Kleon için Destek Grubu’ adında bir web sitesi olurdu. Temsilciler Meclisi’ndeki bazı komiteleri kontrol eder ve sabahtan akşama kadar bazı yazarların kendisini övmesini sağlardı. Kesin olan şey ise, modern zamanların Javert’i olarak yolsuzlukla mücadelesini sürdürmek için bir hareket ve parti kurmaya hazırlanacağıdır!

Yolsuzluk üzerine

Kıbrıs ne birçok kişinin düşündüğü gibi Somali, ne Sayın Nikos Hristodulides’in bize söylediği gibi Meksika, ne de Sayın Odysseas Michaelides’in giderken bize söylediği gibi Venezuela’dır. Biz, ilerleme sürecinde olan ancak yolsuzluğun önemli ayaklarının bulunduğu ve bununla mücadele etmesi gereken bir AB ülkesiyiz. Herkesin, siyasetçilerin, yargıçların ve gazetecilerin yolsuzluk yaptığını söyleyen aforizmalarla değil. Eğer onlar yolsuzsa, o zaman onlara oy veren Kıbrıs halkının tamamı da yolsuz ve aptaldır. Sonuç olarak, bu ülkede temiz olanlar sadece eski Sayıştay Başkanı Odysseas Michaelides, onun web sitesinden sorumlu kişi [Andreas] Hasapopoulos, DİKO Meclis Temsilcisi Zacharias Koulias, AKEL Meclis Temsilcisi Bayan Irene Charalambidou ve Phileleftheros’ta gazetecilik yapan Bay Giorgos Kallinikou değildir. Kim bilir, belki başkaları da vardır.

Kurumların krizi daha geniş kapsamlı

Yüksek Mahkeme’nin, kendisine sunulan kanıtlara dayanarak Odysseas Michaelides’i görevden almaktan başka seçeneği yoktu. Görevine son verilmesine itiraz edenler bir dereceye kadar haklı olsa bile, Odysseas Michaelides bugün Kıbrıs Cumhuriyeti’nin karşı karşıya olduğu en büyük sorun değildir. Genel olarak, Kıbrıs’ta hukukun üstünlüğü konusunda büyük boşluklar bulunmaktadır; bunun başlıca nedeni, zorunluluk doktrini ve Başsavcılık gibi modernize edilmesi gereken eskimiş kurumlardır. 1960’tan beri faaliyette olan bu kurum, sahip olduğu aşırı yetkiler nedeniyle sıkıntı çekmektedir. Bu konu Cumhurbaşkanını bile etkilemektedir. Bu kurumlara herhangi bir denetim olmaksızın atamalar yapıyor. Sayıştay Başkanı Odysseas Michaelides nasıl atandı? Averof Neofytou 2014 yılında Merkez Bankası’na bir başkan atamak istedi ancak Nikos Anastasiades Chrystalla Yiorkatzi’yi atamaya karar verdi. Anastasiades, Averof’u daha fazla kızdırmamak için, Klerides hükümeti döneminde Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptığı sırada himayesinde bulunan Odysseas Michaelides’i Sayıştay Başkanı olarak atamaya karar verdi. O zamandan bu yana durum değişmedi. Belki de daha da kötüleşti. Bugün bazı kaygılı kişiler Sayıştay Başkanının görevine son verilmesinden şikayet ediyorlarsa, bunun nedeni Nikos Hristodulidis’in onun yerine hangi sağdıcı, hangi arkadaşı ya da hangi uygun kişiyi atayacağını düşünerek dehşete düşmeleridir.

Kaynak: “ODYSSEAS MICHAELIDES: HERKÜL VE KLEON ARASINDA”

Share:
DIONYSIS DIONYSIOU | POLITIS
Politis Gazetesi Direktörü. Limasol'da doğdu, AUTH (Selanik Aristoteles Üniversitesi) ve Queens College NY'da tarih eğitimi aldı. Gazeteciliğe 1986 yılında başladı, gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda çalıştı. 1999'dan bu yana Politis gazetesinde Yayın Danışmanı ve 2016'dan itibaren de Direktör olarak görev yapmaktadır. Lefkoşa'da yaşamaktadır.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR