ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Böyle giderse, sonunuz gelecek” demişler bizim çocuklara, bilsinler, böyle gitmeyecek. –
Soysuz bir hırs bu!
Soylu gezinen…
***
Bir anı anlatıyorlar.
Meyhane masasında bir siyasimiz.
Önünde viskisi…
Bir baş soğan bir de “Baş” (!)
Telefon çalıyor…
Arayan “reis.”
Hemen viskiyi püskürtüyor, ağzını suyla çalkalıyor.
“Alo!.. Buyurunuz efendim…”
“Panikleme” diyor öteki…
“Telefondan koku almıyor…“
***
– “Alo…”
– “Bu seçimi kazanalım…”
– “Hangisini…”
– “Senin aklın ermez…”
***
Şimdi sırada Kasımpaşa var.
Maça gelecek!
Yenicami’yle değil…
Apoel’le…
Yeni siyaset kendini gösterecek(!)
(Ne tesadüf kulübe de kayyum atanmış şimdi…)
***
Kim yarışıyor bu seçimde?
Ne yarışıyor?
Seçimlerde bir tarafta kepazelik ile arsızlık yarışıyor kendi içinde… Bir gencin düşüyle, bir annenin hasreti yarışıyor karşıda… Bir yanda yalanla talan yarışıyor, beri yanda bir göçmenin sömürülen emeği… Temsiliyetle teslimiyet yarışıyor, cehaletle bilgi…
“Uzat lan dilini” diyen hoyratlıkla, “İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım” diyen merhamet…
***
Soysuz bir yüz bu!
Soylu gezinen…
***
“Bu hıyanetin de arkasında çok zeka yok” diyen İlber Hoca tutmamışsa, “bir kadın kocasının yatak davetine icabet etmek zorundadır” diyen Ahmet hoca gelsin… Yavuz Bingöl olmamışsa, Yavuz Sultan Selim’in ruhunu çağıralım üfleye üfleye…
Bu seçimi kazanalım da…
Yatak siyaseti, batak siyaseti bahtınıza ne çıkarsa(!)
***
Çocukça bir tekerleme ama büyükçe okursanız eğer tam da birilerini anımsatır size…
“Gavrın gavrın gavrıncık…
Ortasında havızcık…
Bu duttu…
Bu götürdü…
Bu yedi…
Bu da hani bana hani bana dedi…”
Şimdi bunu kim tercüme edecek beyfendiye!
***
– Alo!
– Muhtarlarla niye görüşmediniz efendim?
– Bizim atadığımız baş muhtar gelmedi!
***
Ne güzel tanımladı Koral Aşam öyle, ne yaman hatırlattı o özlü deyimi:
Zerdaliden düdük olmaz!
Bu kez seçmen, doğum yerinden bağımsız olarak, kişiliğine, aklına, yarınına ve çocuklarına sahip çıkıyor. Bu kez seçmen, kendini temsil edebilecek, demokratik, adil ve insan odaklı siyaset üretebilecek, müzakere kabiliyeti yüksek bir adaya yöneliyor.
***
Son çare:
“Ersin bize Sedat’ı getir.”
Topçu olanı değil, tetikçi olanı…
Oy vermeyenin ayağını sıksın!
Bir yanağından salya, bir yanağından parya aksın..