ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
2002 yapımı bir Alman komedi filmi olan Elveda Lenin’de sadık bir komünist, Berlin Duvarı yıkıldığı sırada komadadır ve bu yüzden ülkesinde yaşanıp dünyayı değiştiren tüm olayları kaçırır. Çocukları, uyandığında kırılgan sağlığını zorlamamak için ve onun iyiliğini gözeterek çeşitli numaralarla hâlâ 1989 öncesi dönemde yaşıyorlarmışçasına davranırlar. Yani sadık bir Makarios destekçisinin [George] Vassiliou seçilmeden önce komaya girdiğini, bugün uyandığını, ve Makarios ve Spyros [Kyprianou] ile birlikte DİKO [Demokrat Parti] kampanyasına katıldığını hayal edin. Kadın haklı olarak arkasına yaslanacak, gülümseyecek ve hiçbir şey değişmediği için rahatlayacaktır…
Ve işte tam da bu şekilde, (artık böyle adlandırılması gereken) Demokratik Koma’da [Editörün notu: parti ve koma kelimeleri Yunancada sesteş olduğu için bir kelime oyunu] nihayet kendilerini [Nikos] Christodoulides’in (ve dolayısıyla bir zamanlar ‘şimdiye dek varolmuş en yolsuz kişi’ olarak andıkları Nikaros’in [Editörün notu: Nikos Anastasiades’in takma adı]) kuyruğu haline geldikleri 2024’ün acımasız gerçekliğinden kopardılar; anketlerde ELAM’ın gerisinde kalan siyasi bir şakaya dönüştüler. Bugünden koptukları ve hala 60’lar, 70’ler ve 80’lerde yaşadıkları (gerçek şu ki onlar için zaman 1988’de durdu), Makarios ve Spyros’un (bir anlık Tassos [Papadopoulos] ile) yüceliğini Allahın belası Bugün Aslında Dündü filmindeki gibi tekrar tekrar yaşadıkları için onları suçlayabilir misiniz (Nikolas’ın [Papadopoulos, DİKO lideri] her sabah Sonny & Cher’in I Got You Babe şarkısıyla uyandığını hayal ediyorum)? En azından o zamanlar var olmak için bir sebepleri vardı. Bugün DİKO’nun bir CD-ROM kadar güncel olduğu düşünülüyor. DİSİ için fazla kafası karışık, AKEL için fazla aşırı (ama iktidarın ganimetleri paylaşılacaksa her ikisiyle de gayet iyi çalışan), ılımlılık ile milliyetçilik/popülizm arasında Kuğu Gölü’ndeki bir sumo güreşçisinin zarafetiyle salınan sağcı bir parti. Hastalık ya da basit bir inkar nedeniyle kafası sürekli karışık birinin zamanlar arası karışıklık yaşamasını haliyle beklersiniz.
DİKO Geleceğe Dönüş “kampanyasını”, darbeciler Başkanlık Sarayı’na saldırdığında ve [Makarios] Baf’a kaçtığında, yani tam yarım asır önce zikredilmiş “Kıbrıs Rum halkı! Duyduğunuz ses size tanıdık geliyor. Ben Makarios’um” sözleriyle başlattı. Makarios yanlısı DİKO tarafından Philippa’nın [Karsera Christodoulides] kendisinden bile daha tutkulu bir şekilde desteklenen hükümetin izniyle, işgalin 50. yıldönümü için hazırlanan resmi etkinlik programı ve eğitim materyallerinde (belki birkaç dağınık, sulandırılmış referans dışında) darbe tesadüf eseri yer almıyor. Bu da size genel olarak çevreleriyle ne kadar temas halinde olduklarına dair bir fikir verebilir. Bu anlamsız seçim kampanyasının ortaya çıkardığı bir başka meşru soru da tam olarak kimi hedeflediğidir. Çünkü Makarios’u hâlâ umursayanların mesajı almasının tek uygun yolu… bir ruh çağırma seansıdır—zira onlar bu fani dünyayı çoooooook uzun yıllar önce terk ettiler. Demokratik Koma’da, sosyal medya aracılığıyla kendilerini ciddiye alacak ve herhangi bir seçimde—hatta Termal Hidrolik Derneği’nde yeni bir Yönetim Kurulu için bile—kendilerine oy verecek bir kitleye ulaşacaklarına gerçekten inanıyorlar mı? Evet, amaçları buysa viral oldular, fakat… Makis’in beş günlük okul gezisine çıkmış bir gencin pantolonundan daha hızlı indirilen, ve de basbayağı bir tren kazasını andıran 2021 tarihli kampanyası da viral olmuştu. Peki, nihayetinde ipucunu anlamanız ve kampanyaları sonlandırmanız için evrenin size daha kaç tokat atması gerekiyor?
Kampanyada Makarios’un yerini, benim kişisel olarak şahit olmadığım ama bir arkadaşımın aktardığına göre adadaki ilk profesyonel stand-up komedyeni olan Spyros aldı ve görev süresi boyunca epey kahkaha atıldı çünkü bunun tek alternatifi Jonestown’daki en büyük toplu intihar rekorunun kırılması olabilirdi. “Benim vizyonum, vatanımın her karış toprağında özgürce dolaşmaktır” diyen Spyros’un bu sözü—40 yıl sonra ve Kıbrıs’ın yarısı hâlâ işgal altındayken—nedense Paisios tipi bir kehanet değil de [Editörün notu: Aziz Paisios, kehanetleriyle tanınan bir Doğu Ortodoks sofusuydu] Kıbrıs Polisi’nin bombalama ve kundaklamaları çözmedeki başarı oranına denk bir performansa sahip bir kampanya kapsamında alıntılanabilir bir söz olarak görülüyor. En azından DİKO liderleri bulmacasını tamamlayan Tassos, kampanyanın—ve genel olarak DİKO’nun—21. yüzyılla tek (kısa ömürlü) temasıydı.
Umarım bu “kampanya” bir reklam/PR ajansının değil de tamamen onların fikridir. Bizim (niyet edilmemiş) eğlencemiz için gerçekten para ödediklerini hayal edin…