| SOSYAL KONULAR |TO THEMA ONLINE

ŞEYTANIN AVUKATI: YILANIN DOĞUM ÖNCESİ PARTİSİNİ DÜZENLEYEN SİZ OLDUĞUNUZDA YAVRULARINDAN KORKAMAZSINIZ

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Gelin, “saygıdeğer vatandaşlar”, “öfkeli vatandaşlar”, “endişeli vatanseverler”, “dengeli medya”, “eşit mesafeyi koruyanlar” ve diğer “protestocular”, söyleyin. Buradayız. Dinliyoruz.

Bize Hloraka’daki faşist saldırıların ve geçen gece [1 Eylül] Limasol’da meydana gelenlerin “münferit olaylar”, “haklı protestolar” ve “halkın öfkesinin bir ifadesi” olduğunu söyleyin.

Sevgili gazeteci kardeşlerim, var olmayan bir “denge” ve “objektiflik” adına “savaşan taraflar”, “olaylar”, “çatışmalar”, “karşıt kamplar”, “Kıbrıslı Rum mukimler ve yasadışı göçmenler” hakkında yazın, paylaşımlar, yayınlar yapın, çünkü bu gerçekte eşit mesafeyi korumanın aşırı sağcı zorbaları aklayan kurnazca bir biçimidir. Bazılarınızın sonunda yukarıda belirtilenlerle aynı fikirde olduğunu itiraf etmesinde hiçbir sakınca yok, aksine bunu itiraf etmenin yeteri kadar kurtarıcı olduğunu göreceksiniz (ve şımarttığınız aşırı sağ/ komplo teorisyeni güruh bile size sırtını dönmüşken, hala “Kıbrıs Fox News” gibi davranmaya devam etmeniz ne kadar üzücü).

Bize Hloraka ve Limasol’da sokakta yürürken yerli haydutlar, zorbalar, holiganlar ve organize suç üyeleri yüzünden değil de göçmenler yüzünden güvende hissetmediğinizi söyleyin.

Şiddeti “nerden gelirse gelsin” en sulandırılmış ve muğlak ifadelerle kınayın, failler ve mağdurları aynı kefeye koyun, çünkü failleri açıkça kınayamıyorsunuz.

Bir kez daha aşırı sağ güruhu “birkaç aşırı görüşlü”, “bir avuç beyinsiz”, “diğer taraf”, “mülteci karşıtı bir yürüyüş”, “göstericiler” veya sadece “protestocular” olarak tanımlayın çünkü komünist damgası yemekten veya aşırı sağ bir grubu rahatsız etmekten korktuğunuz için diliniz “faşistler”, “ırkçılar” ve “neo-Naziler” demeye dönmüyor.

Bize tüm bunların buraya sürüklenenlerin suçu olduğunu, sessizce oturmadıkları, başlarını öne eğmedikleri, hatta haklarını aradıkları, başörtüleriyle, tekbir getirerek ve “doğaları gereği gözlerindeki vahşi bakışlarıyla kışkırtıcı oldukları” için olduğunu söyleyin, tıpkı suçun sarhoş olan ve mini etek giyen tecavüz kurbanlarında olduğu gibi, değil mi?

Hadi bir kez daha “abarttığımızdan”, “gereksiz yere olayı büyüttüğümüzden”, “bizimle aynı fikirde olmayan herkesi faşist olarak damgaladığımızdan”, “solun propagandasını yaydığımızdan” yakının.

Pogromlar, örgütlü saldırılar yokmuş, aşırı sağ veya faşist ideoloji yükselişte değilmiş gibi yapın, bu saldırıları sadece “umursamaz bir azınlık” halısı altına itin (her şeye rağmen, ’63 ve ’74’te olduğu gibi).

Milli Muhafızların kaçırılması, polis memurlarının paket servisçiler tarafından bıçaklanması (onlara bahşiş vermedi mi?), Hloraka’daki İŞİD uyuyan hücreleri (o kadar çok Homeland izlemeyi bırakın) ve uyuşturucu, fuhuş ve tecavüzcülerin yatağı olarak hizmet veren bir konut kompleksi hakkında (The Wire izlemeyi de bırakın) 8 yaşındaki bir çocuğu bile kandıramayan saçma sapan sahte haberler yaymaya devam edin. [Çevirmenin notu: Homeland ve The Wire ABD yapımı siyasi istihbarat ve polisiye konuları işleyen dizilerdir]

Bir kez daha devletin verdiği yardımları, MİT ajanlarını, IŞİD teröristlerini, Türkiye’nin hibrit savaşını, İslamlaştırmayı, demografimizin değiştirilmesi ve eem…kültürümüzün değiştirilmesini anlatın ki yaşadığımız bu kasvetli günlerde biraz eğlenebilelim.

“Peki, ama polis tarafından aranan Suriyeli adamın Bakan ile buluşması hakkında hiçbir şey söylemiyorsunuz” veya “açlık çeken Kıbrıslıların acısını da duymalısın” gibi başka bir saçma argüman sunun ki, gece daha iyi uyuyabilesiniz.

Göç konusunda Anastasiadis döneminin “çalışmalarını”, [Nikos] Nouris, [Marios] Pelekanos gibileri, anlamsız dikenli telleri, insanları su ve sabun olmadan cehennem gibi kamplara yığmalarını, kadınlar ve çocukların denizde veya limanlarda terk edilmelerini, göçmenleri iflas etmiş toplu konutlara, tabii ki hiçbir tazminat ödemeden, yerleştirerek bölgelerin gettolaştırılmasını, veya Lefkoşa’nın eski mahallelerini “temizleme” adı altında ama aslında Kilisenin parasını cebimizden ödediğimiz pahalı ve minnettarlığımızı fahiş bir hediyesi olan Faneromeni’de olduğu gibi okulların kapatılmasını övün. Daha da iyisi, bir sonraki DİSİ [Demokratik Seferberlik partisi] başkanı  olarak [Efthimios] Diplaros veya Pelekanos’a ve Lefkoşa Belediye Başkanı olarak Nouris’e oy verin, böylece Allah vergisi “işlerini” tamamlayabilirler.

“İnsan haklarını hak edenler için güvence altına almalıyız” diyen Şizofreni [Çevirmenin notu: Yazar, Sosyal Demokrasi Hareketi partisinin lideri Marinos Sizopoulos’un adı ve “şizofren” kelimesiyle bir kelime oyunu yapıyor] tekrarlayın, çünkü sanırım herkes ilk seferde anlamadı.

Yanlış denkleştirmeleriniz, rahat sessizliğiniz, üstü kapalı onayınız, “benimle ilgisi yoktu…” ve “evet, ama…” yaklaşımlarınızla birlikte faşizmin normalleşmesine katkıda bulunurken, son birkaç günde yaşanan ırkçı saldırılar nedeniyle bir kez daha şaşıp kalın.

Sevgili “saygıdeğer vatandaşlar”, yukarıda sayılanlar ve daha birçok şey için (ve sizin daha iyi farkında olduğunuz daha birçok şey için), aşırı sağdaki çirkef yatağının küstahlığından artık şikâyet etmemelisiniz. Yılanın doğum öncesi partisini düzenleyen siz olduğunuzda yavrularından korkamazsınız.

Kaynak: ŞEYTANIN AVUKATI: YILANIN DOĞUM ÖNCESİ PARTİSİNİ DÜZENLEYEN SİZ OLDUĞUNUZDA YAVRULARINDAN KORKAMAZSINIZ

 

Share:
MARINOS NOMIKOS | TO THEMA ONLINE
Yirmi yıldan uzun bir süredir gazetecilik yapan Marinos Nomikos, keskin mizahı ve içgörülü sosyal yorumlarıyla kurulu düzenin başının belası olmuştur. Diğerlerinin yanı sıra, Politis, Kathimerini ve Phileleftheros gazeteleri, TV Mania ve Down Town dergileri ve Active, Sfera ve Kanali 6 radyo istasyonları ile işbirliği yapmıştır. Halen ToThemaOnline ve LimassolToday web siteleri için yazılar yazmakta ve Alpha tarafından hazırlanan 'TV Stories' podcast'ini sunmaktadır.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR