ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in cumhurbaşkanlığı görevini devraldığından beri Türkiye’ye yönelik başlatmaya çalıştığı dostluk atağı işe yaramıyor gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı Sözcüsü Konstantinos Letymbiotis’in de belirttiği üzere, Cumhurbaşkanı’nın Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan ile aynı kanepeye oturmasını sağlayan bu iyi düşünülmüş stratejik hamleler, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye ile doğrudan diyalog arayışında olması” nedeniyle yapılmaktadır. (Kıbrıslı Türkler bir kenara itildi, onları istemiyoruz).
Ancak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye ile doğrudan diyalog arzusunu bizzat tatmış olan Türkiye Dışişleri Bakanı ne Türkiye, ne de Kıbrıslı Türklerle diyaloğu kabul etmiyor. Avrupalılar, Amerikalılar ve diğer ülkelerden insanlarla konuştuğunu ve “hepsinin adadaki gerçekliğin iki toplumun birbirinden ayrı yaşadığı ve iki toplumun kendi yollarını çizdiği, kendi hayatlarını yaşadıkları ve kendi yollarına gittikleri konusunda hemfikir olduklarını” söyledi. Dolayısıyla (yarım yüzyıl ayrı yaşadıktan sonra) onları bir araya getirmek ve Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek gibi bir sürece girmemize gerek yok. “Onları zorla bir araya getirme ve güç paylaşımına sokmanın bir yolunu aramak sonuç verecek bir şey değildir, yani mevcut gerçeklerle bağdaşmaz,” dedi, ve Türklerden çok zavallı Kıbrıslı Rumları düşündüğünü açıkladı.
“Yirmi yıl önce, o zaman başbakan olan şimdiki cumhurbaşkanı (2004’teki Annan Planı referandumunda) iradesini ortaya koydu ve Kıbrıslı Türkler ‘evet’ dedi. Şimdi AB Yüksek Temsilcisi gelip bu konuyu gündeme getirdiğinde onlara, “Kendinizi Kıbrıs Rum yönetimi ve Kıbrıs Rum halkının yerine koyun” diyorum. Elli yıldır burada yaşıyorsunuz, bütün ülkeler sizi bir devlet olarak görüyor, size bir devlet gibi davranıyor, kendi kararlarınızı veriyorsunuz, kendi refahınızla yaşıyorsunuz, birden bire bir anlaşmayla kuzeyden bir grup insan gelecek, ülkeyi, refahı, her şeyi paylaşacaksınız, her şey ikiye bölünecek”.
Türk Dışişleri Bakanı, “Herkes bunun Kıbrıslı Rumlar tarafından kabul edilmeyeceğini biliyor” diyerek sözlerini tamamladı, ve bizi hayretler içinde bıraktı. Düşünün: Türkiye’nin şimdiki Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 20 yıl sonra, diyalog isteyen Avrupalılar ile Amerikalılara, ve doğrudan diyalog isteyen Hristodulidis’e yanıt vermek için Kıbrıslı Rumlar arasında yayılan “hayır” dalgasının ana argümanını kullanıyor. Kıbrıslı Rumlar refahlarını Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemiyor!