ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
BİLGE LİDERLERİMİZİN görkemli enerji planlarından bahsettiklerini duyduğunuzda gülmek için Kıbrıscık yorgunu bir alaycı olmanıza gerek yok; hepsinin ortak bir noktası var—asla büyük sözler aşamasından öteye geçmiyorlar.
Yıllar içerisinde üçlü enerji ittifakları, sıvılaştırma tesisleri, biri Yunanistan’a kadar uzanan bir dizi boru hattı ve gaz pazarlama anlaşmaları duyduk—ki bunların hepsi günün sonunda koca bir sıfıra denk geldi. Münhasır ekonomik bölgemizde (MEB) 10 yıldan uzun bir süre önce gaz bulunmasına rağmen adada hala bir santimetreküp gaz göremedik.
Elektrik santrallerimiz için gaz ithal etme çabalarımız bile—kendi gazımızı asla kullanamayacağımızın bir itirafı—muazzam bir başarısızlıkla sonuçlandı çünkü hükümet çok zekice bir şekilde sözleşmeyi daha önce hiç gaz terminali kurmamış bir konsorsiyuma verdi ve bu yine de ulusal çıkarlara uygun bulundu.
Böylesine kusursuz bir başarısızlık sicili mevcutken, elektrik şebekemizi sözde Yunanistan’a bağlayacak olan Büyük Deniz Enterkonektörü’nün gözyaşları ve yüz milyonlarca avroluk kayıpla sonuçlanma ihtimali nedir?
ANCAK LİDERLERİMİZ, Lefkoşa’da düzenlenen ve ironiden uzak bir şekilde ‘Enerji için büyük kararlar’ başlığını taşıyan 12. Enerji Sempozyumu’nda da görüldüğü üzere iyimserliğini korumaktadır.
Ne de olsa insanların istedikleri her şeyi söyleyebilecekleri, büyük miktarlarda doğal ve doğal olmayan gazı üretebilecekleri, sıvılaştırabilecekleri ve Asya’ya ihraç edebilecekleri bir sempozyumdu.
Her hafta yeni bir fikirle ortaya çıkan Enerji Bakanı George Papanastasiou, amacın Kıbrıscık’ın Doğu Akdeniz’deki yataklardan LNG ihraç noktası haline gelmesi olduğunu söyledi. Bunu ihraç edebilmek için buraya nasıl getireceğimizi ise söylemedi.
Giderek hükümetin bir üyesi gibi konuşmaya başlayan Meclis ve DİSİ Başkanı Annita Demetriou, Kıbrıscık’ın Doğu Akdeniz’de bir enerji merkezi olmak için tüm ön koşullara sahip olduğunu söyledi.
Başkan Nikos II, Körfez ülkelerinden enerji devlerinin Kıbrıs MEB’indeki bloklara katılma isteğini ortaya koyarak her ikisini de gölgede bıraktı. Ve ‘sadece sözlerden ibaret’ enerji politikası geleneğine bağlılığını vurgulamak için ekledi: “Bu ilgi Kıbrıs MEB’inin geleceği için bir güven oylamasıydı ve buna paralel olarak başka siyasi ve diplomatik boyutları da içerebilir.”
KIBRIS TABİPLER BİRLİĞİ’nin özveri adasında çalışmasına izin vermeden önce mangır yemini eden dünyanın en cömert doktorları, asıl uzmanlık alanlarını bir kez daha sergiliyorlar: Devlete, kendilerine daha fazla para vermesi için şantaj yapmak.
Perşembe günü Okypy ile yaptıkları toplantının ardından sendikalarının sevimsiz lideri Dr. Sotiris Koumas, ayın son haftasında Acil bölümleri de dahil olmak üzere tüm kamu hastanelerinde 48 saatlik bir grev yapılacağını, çünkü 2023 teşvik planının bir parçası olarak kendilerine teklif edilenden daha fazla para istediklerini açıkladı.
Okypy, her iki tarafın da borçlarını hesaplaması için devreye sokulan bağımsız denetim firması tarafından önerilen 2.5 milyon euroluk toplu meblağı teklif etti, ancak Pasyki 4.5 milyon euro istiyor ve alamadığı takdirde hastanelerde iki gün boyunca kaos yaratma tehdidinde bulunuyor.
Devlet doktorları ne kadar da zavallı, para düşkünü tipler. Yılda ortalama 150.000 euro maaş alıyorlar—çoğu AB ülkesinde doktorlara ödenenden daha fazla—ancak 2023 için fazladan bir binlik koparmak adına hastaları cezalandırmaktan çekinmiyorlar.
DIŞİŞLERİ Bakanı Constantinos Kombos, Kıbrıscık’ın diplomatik ayak izini gerçekten genişletiyor. Salı günü Bakü’deki COP29 konferansı çerçevesinde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile bir araya geldi.
İki ülkenin dışişleri bakanları arasındaki ilk görüşmeydi; Mini-me [Editörün notu: Kombos’a atıf], ‘X’ üzerinden attığı bir tweet ile “farklı yaklaşımların mevcut olduğu konular hakkında samimi bir tartışma” yapıldığını bildirdi.
Kıbrıscık’ın bir nevi Türk uydusu olan Azerbaycan’la diplomatik ilişkisi bulunmuyor ancak Mini-me her türlü temas ve diyalog kanalının faydalı ve net bir öneme sahip olduğuna inanıyor. Diplomatik ayak izimizin genişlemesinden bahsetmiyorum bile.
BAŞKAN NIKOS II de COP29’daydı ve küçük karbon ayak izine rağmen Kıbrıscık’ın dünyanın karbondioksit emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunacağı sözünü verdi—muhtemelen sonunda kendine çeki düzen verip mazotlu elektrik santralleri için doğal gaz ithal ettiği zaman.
Mini-me konferansa verdiği demeçte ihtişam sanrılarını bastıramadı ve şöyle dedi: “Kıbrıs’ın bölgesel eylemleriyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da iklim değişikliğinin sonuçlarıyla yüzleşme girişiminin yakın zamanda yeniden faaliyete geçtiğini ve cepheler arası eylemler yoluyla sonuçların hafifletilmesi için sinerji geliştirmeyi amaçladığını söyledi.”
İklim değişikliğiyle mücadelede bölgesel bir rolümüz olduğu için hepimiz gururluyuz, ancak yakın zamanda yeniden faaliyete geçen girişimimizin ilk olarak ne zaman faaliyete geçtiğini bilmek istiyorum. Ve Kıbrıscık’ın bölgesel girişiminin ilk faaliyetinde hangi sınırlar arası eylemler gerçekleştirildi ve sinerjiler geliştirildi?
BAŞKANLIK sarayında Donald Trump’ın adı açıklanmayan ‘yakın ortağı’ ile yaptığı görüşmenin ardından Başkan, Cumartesi günü Cumhuriyetçi senatörlerle telefonda görüşeceğini açıkladı ancak kaç kişiyle görüşeceğini belirtmedi.
Şöyle dedi, “Yeni ABD Dışişleri Bakanı’nı (Marco Rubio) çok iyi tanıyoruz ve Doğu Akdeniz’le ilgili yasa teklifinde ortak imzacı olması önemliydi.” Rubio’yu çok iyi tanıması iyi ama hepsi bu kadar değil. Başkan, Rubio’nun “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rolünü, bölgedeki tüm ülkelerle (not: İsrail) işbirliği sürecini iyi bildiğini, ve bu dönemde gelişen işbirliğimizin daha da güçleneceğinden emin olduğunu” söyledi.
Ayrıca bazı isimler de zikretti. “Kısa bir süre önce eski Dışişleri Bakanı Sayın Pompeo ile bir telefon görüşmesi yaptım,” dedi. Pompeo dünün adamı ve yeni yönetimde bir görevi olmayacak ama adının geçmesi biz yerlileri etkilemeye yetti.
COSTAS KADIS resmi olarak Denizlerden Sorumlu Balıkçılık Komiseri olarak ilan edilmeden önce (bu 21 Kasım’da gerçekleşecek), Brüksel’deki ofisinin başına atayacağı kişi konusunda Başkan ile büyük bir anlaşmazlık yaşadı.
Prez, seçim kampanyası sırasında babasıyla birlikte kendisini aktif olarak destekleyen eski Strovolos belediye başkanlarından birinin oğlunu atamasını istedi. Prez, kendisi için kampanya yürüten herkesi bir yerlere atayarak ödüllendirmeye özen gösterdi. Eski belediye başkanının oğlu, Başkan’ın kendisine Komisyon’da çok iyi maaşlı ve yüksek statülü bir görev vermek istemesi için gayretli bir kampanya yürütmüş olmalı.
Tek sorun Kadis’in oyunbozanlık etmesiydi. Yıllardır birlikte çalıştığı güvenilir bir iş ortağının ofisin başına geçmesini istiyordu ve bunu da açıkça belirtti. Bunun üzerine Prez, destekçisine Brüksel’deki ofisinde başka bir görev vermek için Kadis’i ikna etmeye çalıştı, ancak yine reddedildi; komisyon üyesi, kendi seçtiği kişilerin onun için çalışmasını istiyordu.
Kadis’in başkanlık baskısına boyun eğmesi için hala birkaç gün olmasına rağmen bu anlaşmazlığın ne yöne evrileceğini bilmiyorum.
BAŞKAN NIKOS I bu hafta yeniden ilgi odağı oldu ve yaratıcı bir isme sahip Sansürsüz Tsouroullis podcast’ine katılarak halefinin, 10 yıllık iktidarı ve hükümetinin hayata geçirdiği birçok projeyi fazla sahiplenerek kendisine yeterince kredi vermemesinden yakındı.
Ayrıca, halefinin yardakçılarının haybeye giden kamu projelerinin sonlandırılmasından kendisini sorumlu tutmasından da yakındı. Ancak daha da önemlisi, can düşmanı Makarios Drousiotis hakkındaki ‘Dalkavuk’ adlı kitabının neredeyse bitmek üzere olduğunu açıkladı. Şu aralar sonsözü yazıyor.
Tsouroullis’in eski cumhurbaşkanına sormayı atladığı en önemli soru kuaförü ya da saç boyasını değiştirip değiştirmediğiydi. Seksenine merdiven dayamış bir adam için doğaya meydan okurcasına hiç dökülmemiş saçları ve tek bir beyaz saç telinin bulunmaması bir yana, saçlarının rengi siyahtan kestaneye dönmüş gibi. Tabii bunun sorumlusu ışıklandırma değilse…
CUMA GÜNÜ öğrencilerin sözde devletin ilanının yıldönümünü kınamak için yaptıkları protesto yürüyüşleri sırasında çok sayıda Kıbrıscık bayrağını görünce şok oldum. Gördüğüm fotoğrafların hiçbirinde tek bir Yunan bayrağı tespit edemedim. Tek tahminim, Kıbrıscık’ın jeostratejik rolünün arttığı, büyük bir diplomatik ayak izine sahip olduğu, iklim değişikliğiyle mücadelede bölgesel bir rol üstlendiği, bir enerji merkezine dönüşmenin eşiğinde olduğu, ve Başkanımızın Beyaz Saray’a davet edildiği şu günlerde gençlerimizin ülkeleri ve bayraklarıyla gurur duymaya başladıklarıdır.
Bu köşe yazısı ilk defa 17.11.2024 tarihinde yayımlanmıştır.
Kaynak: KAHVEDEN HİKAYELER: KIBRISCIK’IN KONTROLDEN ÇIKAN SICAK HAVA YÜKÜ