ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Akamas ile ilgili idari soruşturmanın çekmecelerde beklediği bir ayı daha geride bırakıyoruz; bir kez daha güvensizlik duygusu ile sorumlulukların örtbas edilebileceğine dair endişeler artıyor ve maalesef somutlaşıyor gibi görünüyor.
Yetkililer Akamas karayolu ağıyla ilgili sorumluluklar hakkında soruşturma başlatma kararı aldığında, şu anda içinde bulunduğumuz duruma, yani hükümetin saklambaç oynadığı noktaya geleceğimiz neredeyse kesindi çünkü Allah bilir neyi yamamaya çalışıyorlar. Durum ne olursa olsun, adalet bir kez daha darbe alırken yetkili makamlar her zamanki gibi kayıtsız kalıyor.
Bazı çevre koruma örgütleri Akamas konusunda alarm verdiklerinde (sadece karayolu ağına ilişkin değil), önceki hükümet ve bakanları onlara küstahça davranarak konunun bir avuç kişinin isteği yönünde ilerlemesine izin vermeyeceklerini gösterdiler.
Ayrıca Parlamento’da Akamas, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesinin önüne sürekli taş koyanların çıkarları dışında önemi olmayan bir şeymiş gibi muamele gördü.
Tüm partiler değil çünkü Akamas Yarımadası konusunda Parlamento’da sadece AKEL (ve bir dereceye kadar Charalampos Theopemptou başkanlığındaki Yeşiller) sürekli müdahaleler ve tam şeffaflık talebiyle net bir pozisyona sahipti, ve hâlâ da sahip.
Ve şunu düşünmeye davet ediliyoruz: Parlamentoda Akamas’ı kurtarmakla ilgilenen bir ya da iki parti varsa, bu durum vatandaş ve yerel topluluklara ne kadar güvence sağlayabilir? Akamas’ın korunması için verilen sürekli mücadele sonuç getirecektir, çünkü unutmayalım ki tüm bu insanlar, bireyler ve kolektifler direnmeseydi, Kıbrıs’ın en güzel yerlerinden biri her geçen gün doğal güzelliği öldüren bir zenginleşme kaynağı olmaya mahkum edilecekti.
Sürecin içinde ve yakınında olan insanlar, oyun oynayarak zaman kazanmaya çalışan hükümete karşı bile en kötüsünün olmasını engellemek için gece gündüz mücadele ediyor. Ciddi bir devletin yapacağı gibi, tüm sürecin sorunsuz bir şekilde ilerleyebilmesi için ilgili kişiler kamuoyuna karşı sorumlu tutulmalıdır. Ve ne yazık ki, biz ciddi bir devlet değiliz.
Sorumlu bakanlık ve—herhangi bir inisiyatif almayan—Cumhurbaşkanı durumu sonuna kadar zorluyor ve işlerin vatandaşlar ile doğanın çıkarları doğrultusunda yürütülmeyeceğine dair açık bir endişe yaratıyor. Ancak buna geçit verilmeyecektir.