ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Denemediğiniz bir şey hakkında asla emin olamazsınız. Ancak denediğiniz şeylerin sonuçlarını çok iyi bilirsiniz. 2004 Referandumu’ndan bu yana 20 yıl geçti. Makul bir değerlendirme için yeterli bir süre.
Gerçekten de referandumdan sonra bazılarının tahmin ettiği gibi Kıbrıs Cumhuriyeti ortadan kaldırılmadı ve sözde devlet tanınmadı. Evet, Kıbrıs’ın AB’deki yeri sorgulanmadı, ya da ülkemiz uluslararası alanda marjinalize edilmedi. Kıbrıs Cumhuriyeti olduğu gibi, yani yarım olarak kaldı, ve bir anlamda—özellikle de artık açıkça Batı cephesine katıldığı için—uluslararası sahnedeki konumunu güçlendiriyor.
Peki ya Kıbrıs sorunu? 2004’e kadar bildiğimiz Kıbrıs sorunu özünde artık yok. Hemen ertesi günden itibaren işler dramatik bir şekilde değişmeye başladı, böylece sorunun kilit yönleri kayda değer ölçüde etkilendi. Açıklamam gerekirse:
- 2004 yılına kadar, işgal altındaki bölgelerde yer alan Kıbrıslı Rum mülklerine yapılan müdahaleler minimum ile sıfır arasında değişmekteydi. Sonuç olarak, mülklerin iadesi ya da geri alınmasına yönelik her türlü düzenlemenin bir anlamı vardı. Bugün gerçekler öylesine değişmiştir ki, çoğu durumda tek çıkış yolu Kıbrıslı Rum göçmenlere mülklerinin iadesi yerine tazminat ödenmesi olacaktır.
- Benzer şekilde, toprak meselesi için hazırlanan haritalar herhangi bir sorun yaşanmadan uygulanabilirdi. Bugün, bu haritalarda yer alan bazı bölgeler o kadar gelişmiştir ki, iade edilebilecek bölgelere dahil edilmeleri çok zordur (Omorfo, Mağusa bölgesi vb.)
- 2004 yılında Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs vatandaşlığına geçirilebilecek 50 bin yabancı uyruklu (yerleşimci) listesini tamamlayamaz durumdaydı. Tabii ki Kıbrıs Rum tarafı için de benzer bir rakam geçerliydi. Bugün işgal altındaki topraklarda 200 bin yerleşimcinin bulunduğundan bahsediliyor ve Kıbrıs Türk toplumu azınlık haline geldiği için şikayet ediyor.
- 2004 yılında Karpaz’ın bir milli parka dönüştürülmesi yönünde güçlü bir olasılık vardı, bu da bölge ve sakinlerine özerk bir statü kazandıracaktı. Bugün bölge marina ve otellerle geliştirilmiş durumdadır.
- 2004 yılında Maraş acil öncelikler arasındaydı. Bugün, ya da bundan sonra herhangi bir gün, diğer bölgelerin akıbetine uğrayabilir.
- 2004 yılında Kıbrıs Türk toplumunda, gelişmeleri çözüme doğru iten toplumsal bir çalkantı vardı. Bugün ise [çözüme ilişkin] ciddi bir kopuş ve—siyasi düzeyde—mevcut durumla yetinme hali söz konusudur.
- 2004 yılında işgal altındaki bölgelerin gelişimi sınırlıydı. Bugün ise gelişim had safhada, ve daha da kötüsü, bu süreç Türk sermayesinin egemenliği altında işliyor.
- 2004 yılında Türkiye’nin Kıbrıs sorununu çözmek için bir nedeni vardı. O da AB idi. Bugün böyle bir ihtimal yok ve Türkler bunu çok iyi biliyor.
Tüm bunlar ve sıralanabilecek daha pek çok unsur göz önünde bulundurulduğunda, Kıbrıs’ta bir çözüm için en ideal uluslararası koşullar ortaya çıksa dahi—ki şu an için ufukta böyle bir ihtimal görünmüyor—sahada yaşananlar ve insanların durumu asla aynı olmayacaktır.
Dediğimiz gibi, denemediğiniz bir şeyden asla emin olamazsınız. Ancak denediklerinizin sonuçlarını her zaman çok iyi bilirsiniz. Denediklerimizin ağzımızda nasıl bir tat bıraktığına herkes kendi karar versin…
Kaynak: BUGÜN…