| Politika |POLITIS

DİSİ’NİN YOKLUĞU

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Nikos Hristodoulidis ülkenin en yüksek makamına seçilirken – seçilme şekliyle – bir çok insanın ülkede apolitikliğin – herhangi bir özel duruş belirtmeden konuşma sanatı – yeni kaide olduğu yeni bir döngüye, bir yenilenmeye mi girildiğini sormasına neden oldu. Bu sorunun yanıtı kısmen DİSİ’nin [Demokratik Seferberlik Partisi] parti içi siyasetiyle ortaya çıktı. Parti üyeleri birer birer –‘eskilerin’ genel bir sorgulamasının baskısıyla – partiden ayrılarak yeni nesillere yer açtı. Oluşturulan ikili, geliştirilen diyalog, ama her şeyden çok [parti başkanlığı] seçimlerin gördüğü ilgi, üstün olanın imaj olduğunu doğruladı. Bu, bir politik niyet değil, bir politik duruş olarak öne sürüldü.

 

Annita Demetriu: “Rakip” mi yoksa sadece bir diğer Nikos Hristodoulidis mi?

Annita Demetriu’nun Ulusal Konsey toplantısı sonrası yaptığı açıklama, yeni durumun bir göstergesidir. Kıbrıs sorunuyla ilgili herhangi bir gelişmenin ortak bir şekilde ele alınması gerektiğini belirttikten sonra, diplomatik yolların kullanılması ve Türkiye’nin yasa dışı eylemlerinin kınanması gerektiğini ifade ederek, DİSİ’nin AB’nin daha etkin bir rol üstlenmesine destek verdiğini belirtti. Ancak bu gelişmelerin ne olacağını ve nasıl ele alınacağını söylemedi. AB’nin daha aktif bir rol üstlenmesinin nasıl başarılacağını veya Türkiye’nin yasa dışı eylemlerinin kınanmasının, bugüne kadar elde ettiğimiz sonuçlardan farklı bir sonuca hangi şekilde yol açacağını açıklamadı. Tıpkı, daha önce – başka bir şeye neden olmasa da sorgulamalara yol açan – Cumhurbaşkanının seçim taahhütlerine ve bakanların yaptığı açıklamalara aykırı olan herhangi bir seçim veya eylem hakkında hiçbir şey söylemediği gibi. Seçimlerden sonra yapılan ilk – ve tek – anlamlı siyasi açıklama, Maliye Bakanı Makis Keravnos’un yaptığı açıklamalarla bakanlık yetkilerini aştığı yönünde eleştirilerde bulunan partinin eski başkanından [Averof Neophytou] geldi. Herkese DİSİ’nin muhalefette olduğunu ama yine de esasen siyasetin içinde olduğunu hatırlattı. Diğer zamanlarda, DİSİ ve yeni başkanı hükümete destek vereceklerini söyleyerek birlik çağrısında bulunuyorlardı.

Açıkça görülüyor ki, parti ve yeni liderliği, (kendi saflarından gelen bir Başkan ve birkaç üye tarafından yönetilen bir hükümetle karşı karşıya oldukları) özel ve garip koşullar nedeniyle ayaklarını yere sağlam basmak için zamana ihtiyaç duyuyor. Ancak son bir aydır DİSİ’de şahit olduğumuz şey partinin tamamen politikasızlaşmasıdır. Kamusal tartışmalardan uzak bir parti. Yürütmeyi kontrol etmekten uzak bir parti. Hiçbir siyasi pozisyon öne sürülmedi, hiçbir siyasi teklif sunulmadı. Siyasete bir damga vuramama, net bir kimliğin olmayışı (seçim sonrası dönemde parti üyeleri tarafından yenilginin ana nedenlerinden biri olarak vurgulanmıştı) giderek büyürken, diğer tüm konuları gölgede bırakan sıkıcı ve belirsiz bir birlik çağrısı görüyoruz.

Ancak hiçbir şeyde ilerleme olmamasını sağlamanın en güvenli yolu olmasının yanı sıra, birlik çağrısı politik tartışmanın yapılamadığı bir ortam yaratıyor. Görüşlerin ifade edilmesi ve çekişmeli bir şekilde tartışılması için uygun bir ortam yaratılmıyor. DİSİ, AB’nin müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik çabaları kolaylaştırmak için  daha aktif bir rol almasını uygulanabilir ve üye ülkelerin Türkiye ile ilgili konularda tutumlarını değiştirmelerini gerçekçi buluyor mu? Eğer öyleyse, neden şimdiye kadar bu başarılamamıştır? DİSİ ve yeni başkanı, açıkça federasyon karşıtı olanların kabineye seçilmeleri, hatta birinin Savunma Bakanlığı’na bile getirilmesi konusunda hemfikir mi? Yeni Eğitim Bakanının okullarda kilisenin daha etkin bir rol almasına ilişkin tutumu konusunda hemfikir mi? [Sotiris] Sampson’un partinin ‘anavatan-din-aile’ üçlüsüne geri dönüşü için yaptığı çağrıya yeni liderlik ne diyor? Liberalizm mi, yoksa dışarıya kapalı bir Hıristiyan kulübüne mi inanıyor? Toplumsal konularda neyi destekliyorlar? Yolsuzluk konularında görüşleri ne? Neye inanıyorlar, hangi politik hedefleri var? Birliğin bir anlamı olması için pozisyonlar üzerine kurulması gerekiyor. Net bir politik felsefe. Net politikalar.

Oluşturduğu imajın Annita’ya yardım ettiğine şüphe yok – uzlaşmaya dayalı bir imaj. Belki de (Nikos Hristodoulidis gibi), toplumun , veya toplumun büyük bir kısmının siyaset kadar çatışmaya da karşı çıktığı bir dönemde Averof Neophytou ile kıyaslanması ona yardımcı olmuştur. Ancak çatışmadan kaçınmak, siyasi duruş benimsemekten kaçınmak anlamına gelmez. İnsanlar siyasetten nefret edebilir, ancak aynı zamanda çözüm talep ederler.

Yeni hükümetin önümüzdeki beş yıl içerisinde belirli mevcut sorunlarla başa çıkması gerekecek. DİSİ de bu sorunlarla ilgili tavır belirlemek zorunda kalacak. En büyük partinin başkanı, sadece birlik çağrısında bulunarak veya güzel bir imaj çizerek siyaset yapmaya devam edemeyecek. Konularla ilgili duruşunu belirlemek zorunda kalacak, ya popüler olmayan görüşler ortaya koyarak, muhtemelen siyasi bir bedel ödemek pahasına ya da karşı çıkmadığı hükümet kararlarının yükünü çekerek. Eğer güzel bir ambalajın içindekini sonsuza kadar gizleyemeyeceğini, mevcut durumda bile politik duruşlara ihtiyaç olduğunu anlamazsa – ki bu duruşlar benimsense de benimsenmese de bunlar belirleniyor – yakında bir sürprizle karşılaşacak. Siyasette hatalar (Averof’un da ona bahsetmiş olabileceği gibi) felakete neden olabilir. Ancak siyasetin içinde var olmama da aynı şekilde felakete neden olabilir. DİSİ’yi önemsiz hale getirerek kendisini de gözden çıkarılabilir hale getirebilir.

Kaynak: DİSİ’NİN YOKLUĞU

image_printPrint
ANTONIS POLYDOROU | POLITIS
Antonis Polydorou Essex Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Sosyoloji eğitimi almış ve Bath Üniversitesi’nde Ekonomi yüksek lisansını tamamlamıştır. Université Libre de Bruxelles (ULB) ve Avrupa Kıbrıs Enstitüsü ile ortak olarak, özellikle Avrupa Birliği dış politikası ve güvenlik sorunları ve Avrupa'da aşırı sağ hareketin yükselişi üzerine bir dizi çalışmaya katkıda bulunmuştur. Son on yıldır Politis gazetesinde köşe yazarıdır.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR