| Kıbrıs Sorunu |YENİDÜZEN

ORTAK COĞRAFYA, ORTAK GELECEK: BİRBİRİMİZİ KORUYALIM, GÖZETELİM

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Kıbrıs adası ortak bir tarih ve coğrafyayı paylaşırken, etnik şiddetin böldüğü yerdir.

“Türklük” ve “Rumluk” üzerinden tutuşturulan kavga binlerce insanı evlatsız, evsiz, mülksüz bıraktı.
Ateş kes koşullarında yaşıyoruz halen…
Gençlerimiz mecburi askere alınıyor.
Göçüyor.

Kıbrıs’ın kuzeyi ya da güneyinde bir kişinin sırf etnik kimliği nedeniyle ayrımcılık görmesi son derece tehlikelidir.
Hele de taciz, baskı, şiddet!
Ne mutlu son 20 yıldır karşılıklı geçişler var ve ciddi hiçbir olay yaşanmadı.
Çoğunlukla saygı var.

İş yapıyor toplumlar, üretiyor birlikte, dostluk kuruyor, evleniyor. Omuz omuza çalışıyor, ortak eylemlerde yürüyor, tatile gidiyor, geliyor.
Geçen sene 6.6 milyon geçiş kaydedildi.
Olağanüstü bir rakam bu!

***

Hani o barikatta başı taşla eze eze öldürülen gençten beri ciddi şiddet olmadı; adanın her iki yanında kimi fanatiklerin kışkırtmalarına rağmen toplumlar işbirliği, dostluk ve dayanışmasını korudu.

Geçtiğimiz günlerde bir genç kız güneyde şiddete uğradığını iddia etti, bununla ilgili tutuklamalar yapıldı, soruşturma sürüyor.

Suç ya da suçlular yok değil.
Var.
Neler neler yaşıyoruz.
Eskisi kadar güvenli değil adamız…
Hele de kontrolsüz nüfus akışıyla birlikte…
Suçların oranı da artıyor, çeşidi de…
Bunları biliyoruz.
Ancak birbirimizi korumamız, gözetmemiz gerekiyor.
Kıbrıs gibi kırılgan bir yerde etnik huzursuzluğa asla izin verilmemeli…

Son olayın ardından polisin tutuklamalar yaptığı, soruşturma başlattığı açıklandı.
Bu önemli!

***

Bir tehlike daha var: Nefret iletişimi.
Dışişleri Bakanlığımız bunun için kullanılıyor maalesef…

İki toplum arasında bir gerilim varsa, Dışişleri Bakanlığı hemen devreye giriyor.
Bayıla bayıla!
Peki, dostluk ya da işbirliği varsa ne yapıyor?
Derin bir sessizlik o zaman…

Kıbrıs ülkesinde onca ortak güzellik var, etkinlik, üretim, çaba…
O durumda “KKTC Dışişleri” yok!
Bir gerilim varsa abartıyorlar hemen…

Bunun sebebi bakanın utancıdır.
Çünkü bu toplum tarafından seçilmedi, partisince atanmadı, direktifle ve talimatla o koltuğa oturtuldu.
Öfkesini ve kompleksini başkalarına yansıtıyor.
Kıbrıslı Türklerin “kendi kendini yönetme ve kendi yöneticilerini seçme” mücadelesine ihaneti unutturmak istiyor, nefretin diliyle…

***

Yurdumuz ve yarınımız ortaktır.
Coğrafyamız ve tarihimiz birleştiriyor bizi…
Birbirimizi koruyalım, gözetelim, etnik ayrımcılığa izin vermeyelim…
Nefret iletişimine karşı da uyanık olalım.


Girne’de Rusça oyun ve nüfus politikası

 

Girne’de Rusça bir tiyatro oyunu sahnelendi, ülkemize yerleşen yabancı yönetmen ve oyuncularla…

Oyunu Cannes World Film Festivalinde 5 ayrı dalla birlikte “en iyi kadın yönetmen” ödülünü alan Elya Gilman yönetmiş.
Ne cevherler var aramızda…

“Pippi – Uzunçorap” adlı çocuk oyununun ardından ikinci oyun da geliyormuş üstelik, bu kez yetişkinlere yönelik…

Ülkemizde ciddi bir Rus nüfus var şimdi…

Kıbrıs ülkesi çok kültürlü haliyle ne güzel böyle…
Yeter ki niteliği yüksek tutalım…

“Girne Belediyesi Tiyatro Toplulukları”nı kutluyorum gönülden…

***

İşin bir kontrollü nüfus boyutu var.
Bir de kontrolsüz!
İşte o yanı ürkütücü…
Çünkü plansız, denetimsiz…

“Öğrenci izni”yle gelen işçiler, işgücü piyasasının yeni gözdesi…
Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğine sahip ustalar güneye kaçıyor, euroyla çalışmaya…
Ya güneye geçemeyenler?
Onlar çaresiz, işsiz…

Kontrolsüz nüfusun yarattığı bir diğer sıkıntı okullar, hastaneler, trafik, kaos…
Sebep yine plansızlık!
Yine “yönetimsizlik” aslında…
İşin bu yanında iyi bir “yönetmen” yok sonuçta!


“Görünmez başkan” (!)

Ünal Üstel’in hükümet performansı içler acısı!
Bunu verilere ve araştırmalara dayalı olarak söylüyorum; kendi yandaşları dâhil memnuniyet oranı yerlerde sürünüyor.
Bir “başbakan”a güven tarihte belki ilk kez bu kadar “dip” noktaya ulaştı.
Muhtemelen o nedenle seçim kampanyasında “görünmez” yapıldı zaten!
Ali Başman’la yan yana gelmiyor pek fotoğrafları, bedenleri, söylemleri…
Üstelik parti içerisinde Ali Başman’a dair ortak söylem, “Ünal Üstel’in adayı” olduğu yönünde…

Üstel’in aslında “seçilmemiş” olması zaten bir güvensizlik yaratıyor.
Yetmezmiş gibi işsizliğin en yakıcı olduğu ortamda “ortaklarıyla” istihdam listeleri paylaşıyor, “iş takipçiliği” ile nam yapıyor.
O durumda “görünür” oluyor!


‘Sterlin 7.5 TL olursa batarız”

“STERLİN 7.5 TL’yi görür mü?
Eğer görürse…
Patronlara göre battık!”


Bu satırları 2018 yılında yazmıştım.
Ticaret Odası yönetimiyle akşam yemeğinde buluşmuştuk.
Böyle demişlerdi!

Dün sabah İngiliz Sterlini 26,35’ten alınarak 27,35 TL’den satılıyordu.
29’u buldu sabah…
İlginçtir halen “Euro’ya geçişi” konuşmuyor bu insanlar.
O gün, o yönetimde olanlar dahi “Türk Lirası” üzerinden bir geleceği anlatıyorlar!
Daha ne kadar batmamızı istiyorlar.

Kaynak: ORTAK COĞRAFYA, ORTAK GELECEK: BİRBİRİMİZİ KORUYALIM, GÖZETELİM

image_printPrint
CENK MUTLUYAKALI | YENİDÜZEN
Cenk MUTLUYAKALI, 1971 yılında Kıbrıs’ın Leymosun (Limasol) şehrinde doğdu, savaşın ardından ailesi ile birlikte Girne’ye göç etti. Gazeteciliğe 1989 yılında KIBRIS gazetesinde başladı. United Medya Grubu’nun kuruluşunda görev aldı. 2001 yılından bugüne YENİDÜZEN gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapıyor. Yenidüzen gazetesinde günlük deneme, haber ve röportajlar yazıyor; dönem dönem televizyon programları hazırlıyor. Kıbrıs Türk Basın Kartı Komisyonu ve Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nde başkanlık yaptı. Meslek yolculuğunda çeşitli ödüller aldı, en son, iki toplumlu Yeni Kıbrıs Derneği tarafından “Barış Gazeteciliği Ödülü”ne layık görüldü. Yayınlanmış deneme ve röportaj kitapları vardır, “Salıncak” adlı romanı Kor Kitap tarafından yayınlanmış, Heterotopya Yayınları tarafından «Η κούνια» adıyla Yunancaya çevrilmiştir.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR