| Sosyal Konular |HARAVGİ

SONUÇTA DUA KİŞİSEL BİR OLAY DEĞİL Mİ?

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Devleti modernleştireceklerdi, büyük değişiklikler yapacaklardı, kamusal hayatın tüm yönlerine yeni bir soluk getireceklerdi, tamamen partizanca yapılan itici tercihlerden farklı bir yaklaşım sergileyerek bakanlıklara tarafsız atamalar yapacaklardı. Sonuçlar yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Tüm öğrenci ve öğretmenlerin zorunlu olarak dinlerini beyan etmelerini, zorunlu sabah duasını ve zorunlu olarak kiliseye gitmelerini öngören Devlet İlkokullarında İşleyiş Tüzüğü önergesindeki yeni hükümler, aslında hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın atmaya çalıştığı adımları gösteriyor. Yenilikçi, kapsayıcı ve kabul edici adımlar. Yoksa öyle değil mi?

Nikos Hristodoulides’in seçim kampanyası ulus – din – yenilenme fikirlerine dayandığından, onu destekleyenleri de hesaba katarsak, olaylara karşı resmi bir dini  yaklaşım benimsenmesi anlaşılabilir – [gerçi] kabul edilemez. Seçim öncesinde yapılan açıklamalar doğrultusunda, eğitimde değişiklikler bekleyen (ve sonrasında haklı çıkan) birçok kişi vardı… Görünüşte küçük olsalar bile bizleri geriye götüren [değişiklikler].

İlkokullarda zorunlu dua son derece sorunlu, itici, kapsayıcı ve demokratik olmayan, başka yerlerden gelen ve farklı inançlara mensup masum çocukları daha en baştan hedef alan bir durum. Dahası, aslında her sabah dua etmek istemeyen çocuklara da haksızlık ediliyor. “Ama Müslüman veya başka bir dinden olan çocukları dua etmek için zorlamıyorlar” diyebilirsiniz. Bu ikiyüzlülüktür, çünkü çoğunluk dua etmek için kalktığında, oturmaya devam eden azınlık anında dışlanır. Çocukların birbirlerine karşı acımasız olabileceklerini de çok iyi biliyoruz… sadece çocuk oldukları için; buna ek olarak, devlet okulları son on yılda ciddi şekilde gerilemiştir.

Eğitim Bakanlığı, sonuçlarını düşünmeden ve umursamadan, masum ruhları çoğunluk ve azınlık olarak ve dahası ‘niteliksel özelliklerine’ göre ayırıyor. Çocukları ve ailelerini korumak yerine (ırkçı olayların arttığını da dikkate almaları gerekirdi), ‘saflık’ ve din adına bin bir zorlukla inşa ettikleri şeyleri korumak için… muhafazakarlara gizlice ve ustalıkla hitap ediyor.

Bakanlığın ve buna bağlı olarak hükümetin ilerlediği tehlikeli yollar tamamen siyasidir ve hiçbir şekilde devlet okullarının karakterinde değişim sağlamayacaktır. Tabi, gerileme de bir değişiklik olarak nitelenebilir.

Bakanlığın ciddi sorumlulukları vardır, çünkü arka kapıdan hakim olan dinin ‘üstünlüğünü’ ileri sürerken aynı zamanda çocukları birçok tehlikeye maruz bırakmaktadır.

Kaynak: SONUÇTA DUA KİŞİSEL BİR OLAY DEĞİL Mİ?

image_printPrint
KYRIACOS LOIZOU | HARAVGİ
Adım Kyriakos Loizou ve Ocak 1986'da bölünmüş Lefkoşa'da doğdum. Atina'daki Panteion Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Tarih okudum, Atina Metsovio Ulusal Teknik Üniversitesi'nde de siyaset felsefesi seminerlerine katıldım. Altı yıl Yunanistan'da yaşadıktan sonra 2013 yılında Kıbrıs'a döndüm ve altı ay boyunca Çalışma Bakanlığı'nda çalıştım. Daha sonra Atina ve Kıbrıs'ta 'Mihani tou Hronou'nun (Zaman Makinesi) arkasındaki gazeteci ekibinin bir parçası olarak çalıştım. 2020'den beri 'Haravgi' gazetesinde çalışıyorum ve aynı zamanda Atina'da özel bir üniversitede Psikoterapi eğitimi alıyorum. 'Haravgi'de Kültür ve Uluslararası Haberler bölümlerinden sorumluyum ve aynı zamanda çeşitli konularda yazılar yazdığım bir köşem var. Yaptığım işte ana hedefim, bir kum tanesi kadar da olsa ülkemizin yeniden birleşmesine katkıda bulunmak.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR