| POLİTİKA |

‘BECERİKSİZ’ LAFININ NASIL ÖVGÜYE DÖNÜŞECEĞİNİ İZLEYİN

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Odysseas’ın iddialarını destekleyecek hiçbir kanıtı olmadığını savunuyorum [Editörün notu: Yazar, Eski Sayıştay Başkanı Odysseas Michaelides’in, kendisinin görevden alınmasına ilişkin Yüksek Mahkeme kararından Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti üyelerinin önceden haberdar oldukları iddiasına atıfta bulunmaktadır]. Bu iddia polis bilgilerine mi yoksa düz mantığa mı dayanıyor? Bu dava kaçınılmaz olarak çözüldüğünde ve o bir kez daha ifşa olduğunda ne yapacak? Size söyleyeyim: Muhtemelen yine Fides’i [Editörün notu: Avrupa Parlamentosu üyesi Fidias Panayiotou’nun adı ve bir makarna türüyle yapılan kelime oyunu] gönderip bu konuyu Avrupa Parlamentosu’na taşıyacak.

İlki aptallığı nedeniyle masum olsa ve ikincisi aksi ispatlanana kadar masum kalsa bile, bu tür olayların yaygınlaşması bu ülkede temel bir sorun olduğunu göstermektedir. Bu noktadan sonra, konu uzmanların işidir. Ancak kaç kişiyi yakalayabilirler? 70.000 kişi Fidias’a oy vermişse, ona oy vermeye hazır olan ama ya sandığa gitmeyen, ya da partisinden başka birine oy verenlerin sayısını düşünün. Neyse ki, bu seçmenler geçersiz oyların çoğunluğunu da oluşturdu.

İkinci nokta doğaldır ve bu nedenle, doğanın onlara neden bu kadar acımasız davrandığını kimse anlayamasa da, üzerinde uzun uzadıya yorum yapmak hatta alay etmek doğru değildir. Bir nedeni olmalı.

Bu kişiler ve daha niceleri, Odysseas’ın—yani bizim aptalların Robin Hood’unun—izleyicilerini oluşturuyor.

Yüksek Mahkeme’nin sekiz üyesinin tamamının yozlaştığını iddia etmek—özellikle de görevlerini yerine getirdikleri için—insanın kafasında birkaç tahtanın eksik olmasını gerektirir. Raporda aktarılan kanıtlar, Odysseas Michailidis’in siyasi tutumunu karakterize eden asılsız iddialar gibi söylentilerden değil, gerçeklerden oluşmaktadır.

Raporda kullanılan dilin sert olup olmadığı tartışılabilir ancak sunulan kanıtlar göz önüne alındığında ortaya çıkan tablo net ve yeterince… korkutucu.

Adalet gökten zembille inmez. Hiçbir yerde. Ancak, raporun ağır olması nedeniyle birden tüm Anayasa Mahkemesi hakimlerinin yolsuzluk yaptığı sonucuna varılamaz. Raporda yer alan kanıtlara göre, bunu kabul edebilecek iki tür insan vardır: kötü niyetli ve aptal. Başka bir seçenek yok. Hakimlerin sertliği veya tek başına görevden uzaklaştırmayı gerektirmeyen bazı davaların rapora dahil edilmesini kabul etmesem de, bunu tekrar ediyorum. Ancak, başka durumlar, bir kamu görevlisine yakışmayacak şok edici davranış ve eylemleri ortaya koymakta, ve büyük resimde de görüldüğü gibi, onun göreve uygun olmadığını açıkça göstermektedir.

Söyleyeceğim şudur: bu, korkutucu.

Ben, Odysseas’ın hayranı veya düşmanı olmayan gazeteciler grubuna mensubum. Politis’te  köşe yazıları yazdığım ve bir yorum programı sunduğum halde, gazetenin desteklediği görüşlere katılmama hakkım hiçbir zaman engellenmedi. Ona adil davranılmadığını düşündüğüm anlarda bunu söyledim ve yazdım. Bu, rahatsız edici bir durum yarattı; gazetemi ve meslektaşlarımı baltaladığımı hissettim, ancak durum böyle değildi. Daha da problematik olanı, Odysseas ve çevresindeki klik onun çevresinde bir tür fanatizm yaratmıştı. En ufak bir eleştiri dile getiren herkes belli bir mekanizmanın saldırısına uğruyor, hakaret ve yalanlarla dolu bir linç kampanyasına maruz bırakılıyordu; akıl almaz bir durum.

Buna alışkın olmadığım söylenemez, bu tür insanlar her zaman benim ‘tabanımda’ vardır. Onlara, kendileri veya herhangi bir komplo teorisyenine atıfta bulunmadığımı, bu nedenle görüşlerinin beni ilgilendirmediğini ve sorunları varsa yollarına devam etmeleri gerektiğini, çünkü benim onlarla uğraşacak zamanım veya isteğim olmadığını anlatabilene kadar mutlaka birkaç kişi galeyana gelir.

Bu, Odysseas’ın en büyük sorunu idi — tüm ülke bir yana, hemen her şeyi yönetmek isteyen birisi için raporun tüm bulgularından çok daha ciddi olduğunu düşündüğüm bir şey. Kimse bir çete tarafından desteklenen, ve genellikle hiçbir kanıt olmaksızın insanlara vahşice saldıran bu çeteden uzaklaşamayan birine güvenemez ve güvenmemelidir. Odysseas’ın hiçbir kanıt aramadan kararlar aldığı ve bunu da itiraf ettiği durumlar oldu! Bu sırada, kliğinin gerçek bir eşkiyalık ve vahşetle davranmasına izin verirken kendi ellerini temiz tuttu, ve hem utanç verici hem de ırkçı açıklamalarda bulundu.

Bu, yalnızca Cumhurbaşkanı olmak isteyen değil, dahası siyasetle uğraşmak isteyen biri için tüm sınırları aşmak demek. Sayıştay başkanı olarak görev yaparken—çünkü o zaman da siyasetle uğraşıyordu—en iyi yaptığı şeyi yaparak hareket etti: başkanlık seçimlerine doğru giden yolu ‘inşa ederken’, çeşitli davalar ve eld edilen sonuçlarla insanları mahvetti. En kötüsü, “birisi ona yargıçların yolsuzluk yaptığını söyledi” veya “başka biri ona cumhurbaşkanının Temmuz ayından bu yana mahkum edileceğini bildiğini söyledi” gibi ciddiyetten uzak iddialara dayanan tüm anlatıları destekledi. Bu iddialar nedeniyle polise ifade vermeye çağrıldı ve Yüksek Mahkeme, elinde kanıt varsa sunması için ona dava açtı.

Muazzam egosu, muhtemelen o dönemde tüm hukuk camiasının tartıştığı şeyi hatırlamasını engelliyor: çoğu, iddianamenin içeriğine dayanarak Yüksek Mahkeme’nin “onu alaşağı edeceğini” söylüyordu. Diğerleri ise, onu sert bir şekilde eleştirecek bir kararın ardından af görebileceğini öne sürüyordu. Karşı karşıya oldukları durum ve görevden alınmasının ardından neler olacağı hakkında herkesin sahip olduğu kesin öngörü göz önüne alındığında, bu siyasi bir yaklaşım olurdu. Diğeri ise hukuki yaklaşımdı.

Ve ben, örneğin, şu anda Odysseas’ın hiçbir kanıtı olmadığını söylüyorum. Polisten edindiğim bir bilgi mi var, yoksa bu düz mantık mı? Bu dava patladığında ve o defalarca ifşa olduğunda ne yapacak? Söyleyeyim: Fide’yi Avrupa Parlamentosu’na bunu da taşıması için gönderebilir, tıpkı Yüksek Mahkeme’nin “Philippa’nın Fonu” [Editörün notu: Yazar, Kıbrıs Cumhuriyeti başkanlığının Bağımsız Sosyal Destek Kurulu’na atıfta bulunmaktadır] yasasıyla ilgili başkanın başvurusu hakkında verdiği kararı onayladıktan sonra yaptığı gibi. Odysseas, bir tür Lord Denning gibi, farklı bir prosedür izlenmiş olması gerektiğini açıkladı.

Başlangıçtaki noktama dönüp sonuca varayım. Nüfusun büyük bir kısmının aklının başında olmadığı bir ülkede, bunu ustaca kullanacak kurnaz bir popülistin ortaya çıkması an meselesiydi. Bu tür insanları ikna edip bazı fırsatçıları da kendine çekeceğinden hiç şüphem yok. Ancak ciddi insanları değil. Zaman, gösterecek.

Ancak ülkenin geleceği bu tür kombinasyonlara, kanguru mahkemelerine, komplo teorisyenlerine, ebedi adaylara ve her önümüze gelen Odysseas’ın asılsız iddialarına bırakılamaz.

Bu köşe yazısı ilk defa 23.05.2025 tarihinde yayımlanmıştır.

Kaynak: ‘BECERİKSİZ’ LAFININ NASIL ÖVGÜYE DÖNÜŞECEĞİNİ İZLEYİN

image_printPrint
Share:
COSTAS CONSTANTINOU | OFFSITE
Costas Constantinou Lefkoşa'da doğumuludur. Viyana Üniversitesi'nde eğitim almış ve Kıbrıs'a döndüğünden beri gazete, televizyon, radyo ve dergilerde gazeteci ve köşe yazarı olarak çalışıyor. Halen Offsite.com.cy'de çalışmakta olup, Yunanistan Radyo Televizyonu (ERT), Atina gazeteleri TA NEA ve To Vima'nın yanı sıra İngiliz web sitesi tovima.com Kıbrıs muhabirliğini yapmaktadır.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR