| POLİTİKA |Offsite

FIDIAS’IN NARGİLESİ VE YAPMADIĞIMIZ TÖMBEKİ

ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)

Çocukluğumda babamın bana sık sık hatırlattığı popüler bir söz der ki, önce imzanızı nereye attığınızı, sonra da ne anladığınızı bilmeniz gerekir. Günümüzde buna oy vermeyi rahatlıkla ekleyebilirim.

Neticede, Fidias fenomeninin ülkemize iyi geldiğini düşünüyorum. Belki de daha önce hiçbir fenomen—olumlu ya da olumsuz anlamda, ya da her ikisi birden, nasıl tercih ederseniz—siyasi ya da başka konularda bizi ilgilendiren bu kadar çok şeyi vurgulamayı başaramadı.

Şans eseri mi? Elbette şans eseri. Bunun bir önemi var mı?

En son olay vesilesiyle: Fidias Girne’ye gitti ve bir otel kumarhanesinde videolar çekti. Bazı üyeleri 1974’ün çaresizlerine yılmaz ucuz mücadeleler satarak kariyer ve servet elde etmiş yüksek vatanseverliğin sansürcüler kolu, elbette her zaman olduğu gibi yeni sözlü gerilla savaşından kaynaklı siyasi ödülle, yeni ortaya çıkan ihaneti kökünden bastırmaya hazır bir parmak kaldırdı.

Öte yandan—kesinlikle olması gerekenden daha fazla—romantik çözümcüler kampı, belki de bir zamanlar ben de onlardan biri olduğum için affedilmez şekilde hafif bir ifadeyle, Fidias’ı tamamen benimseme sürecinde bir adım daha ileri giderek—en azından yaklaşımın naifliği öyle söylüyor—bize Tarihin yarısını öğrettiklerini söyleyen genç milletvekilinin sesinden yararlandı.

Folklor—ya da folklor değil, sıkıntılı zamanlarda, sahip olduğunuz kısıtlı şeyler yeterli olacaktır.

Fakat Fidias neyse odur. Kişinin onu ne kadar ciddiye aldığı kendi ciddiyetini ortaya koyar, bilmemiz gereken Fidias’ın ciddiyetini değil.

Haklı olarak birileri onun her şeyin ötesinde aynı zamanda bir AP milletvekili olduğunu—şimdi—ve milletvekillerimizden biri işgal bölgelerindeki otel kumarhanelerinde videolar çektiğinde, bunların Türk mafyası tarafından kontrol edildiğini ve Kıbrıs Rum mülkleri üzerine inşa edildiğini bilsin ya da bilmesin, ki Fidias konusunda o kadar emin olamayacağımı, meselenin basit olmadığını söyleyecektir. Buna katılmamazlık edemem.

Ancak, neden dış dünyanın tüm bu olayı saçmalıktan öte bir şey olarak göreceğine inanıyoruz? Çoğu bunları asla bilmeyecek ve bilenler de, eğer Fidias fenomeninin ne olduğunu biliyorlarsa, güleceklerdir. Bilmiyorlarsa da naçizane düşüncem, muhtemelen [fenomenin ne olduğunun] farkına varacaklardır.

Ve Atina’daki televizyoncu meslektaşlarım, televizyon ekranlarında Tsoliades’leri oynama [Editörün notu: Yunan Cumhurbaşkanlığı Muhafızları, Evzon’ların halk arasındaki adı] ve ulusun tarihini öğretme fırsatını yakalayan tırnak içindeki ve dışındaki meslektaşlarım, bu, falancanın donu ve falancanın diğeriyle memelerine koydukları silikonla ilgili kavga meselesinden önce gerçekleşiyor, pardon, onların işi bu.

Ve burada da, tüm bu yaşananları ciddiye almak, kişinin kendi varlığı söz konusu olduğunda rahatsız edicidir.

Sorumluluk (a) ona oy veren ve (b) oy vermeye gitmeyip ona oy verenlerin oylarının çoğalmasına izin verenlere aittir. Çocukluğumda babamın bana sık sık hatırlattığı popüler bir söze göre, önce imzanızı nereye attığınızı, sonra da ne anladığınızı bilmeniz gerekir. Günümüzde ve çağımızda buna oy vermeyi rahatlıkla ekleyebilirim.

Eski dükkan sahipleri, kasadan uzaklaştıktan sonra hiçbir hatanın kabul edilemeyeceğini yazarlardı.

Bunun ötesinde, Kıbrıs ya Fidias yüzünden Türkleşme, ya da Tarihin diğer yarısını öğrenmeme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünmekle meşgulken… ve diğer yarının diğer yarısını bile bilmezken, kendi payımıza Omonoia – APOEL’den ötesini okuma zahmetine girmiyoruz; bölgemiz geçtiğimiz on yılların en büyük istikrarsızlığını yaşıyor, Kıbrıs sorununu dolaylı değil doğrudan etkileyen ve aynı zamanda bizi veya çocuklarınızı Kıbrıs’ı aceleyle terk etmek zorunda bırakabilecek gelişmelerin ortaya çıkmasına yol açabilecek bir istikrarsızlık. Eğer terk edebilirsek tabii.

İnsan siyasi avanaklara oy verdiğinde, suçlanacak olan avanaklar değil, insanın kendi muhakemesi ve yetersizliğidir. Aynı şey oy vermeye gitmediğinizde de geçerlidir.

Sonuç olarak: Şerefe!

*Tömbeki, ince kıyılmış nargile tütününü ifade eder. [Yunancadaki] “Tömbeki yapıyorum” deyimi buradan gelir, yani konuşmuyorum, sessiz kalıyorum anlamına gelir.

Kaynak: FIDIAS’IN NARGİLESİ VE YAPMADIĞIMIZ TÖMBEKİ

Share:
COSTAS CONSTANTINOU | OFFSITE
Costas Constantinou Lefkoşa'da doğumuludur. Viyana Üniversitesi'nde eğitim almış ve Kıbrıs'a döndüğünden beri gazete, televizyon, radyo ve dergilerde gazeteci ve köşe yazarı olarak çalışıyor. Halen Offsite.com.cy'de çalışmakta olup, Yunanistan Radyo Televizyonu (ERT), Atina gazeteleri TA NEA ve To Vima'nın yanı sıra İngiliz web sitesi tovima.com Kıbrıs muhabirliğini yapmaktadır.

BUNLAR DA İLGİNİZİ SEÇEBİLİR